Instagram’da bir sitem dinledim geçen gün, “Bir saatlik Tai masajı 3.500 TL olmuş, ben bu para için 12 saat çalışıyorum, bu nasıl bir düzen? Emeklerimin karşılığında bir masaj parasını zar zor alıyorum, neden bu kadar çabalıyorum?” diyordu sitem eden kişi. İş hayatında birçok insanın haksızlığa uğradığını düşünüp, layık olduğu yerde olmadığını hissettiği, diğer işlerdeki insanların kazançlarına odaklanıp kendi iç dünyasında bir savaş verdiğini gözlemliyorum. Değersizlik duygusuyla mücadele ediyordu.
Peki insanlar niçin kendilerine iyi gelmeyen bu düzeni sürdürmeye devam eder? Eğer iş hayatında birçok şeyi yetişkin bir kimlikle kendisi seçtiyse sürekli kötü hissettiği bir yerde neden kalır?
Şimdi kulağımda onlarca ses var. Bu seslerin çoğu muhtemelen bana öfkeli. “Sen ne anlarsın işsizlikten, piyasadan, parasızlıktan, kira derdinden?” gibi sorular soruyor. Açık konuşayım, birçok kez iflas, icra, parasızlık, yakıtsızlık, hatta gıdasızlıkla karşılaştım çocukluğumda ve gençliğimde. Ve onca kaybın ardından şunu anladım: belki ihtiyaçlarımız, dile getirdiklerimizden ya da sandıklarımızdan farklıdır. Gerçek ihtiyacımızın ne olduğunun farkında değilizdir ama aslında bu ihtiyaca bilinçdışında tutkuyla bağlıyızdır. Örneğin, yaptığımız iş bizim için onur, prestij, onaylanma, devamlılık aracı olabilir ve biz bunlara verdiğimiz değeri parasal kazancın önünde tutuyor olabiliriz. Belki de düzensiz gelirin olduğu, kirası ödenemeyen evlerde büyüdük, şimdi de önceliğimiz düzenli bir geliri her şeyin önüne koymak. Ya da belki tam tersi… Öyle alıştık, öyle bildik, öyle öğrendik.
Bize ait tüm hikayeleri fark edip onların ötesine geçebilmek mümkün mü?
Diğerleri Meselesi
Diğerlerinin parasal kazançlarını takip ederken hangi değerlere öncelik verdiğimizi, hangi ihtiyaçları gözetmek için bol kazançtan ya da konforlu işten vazgeçtiğimizi düşünmeliyiz. Çoğu insan topluluk değerlerine, aile ve arkadaşlık ilişkilerine iş ve paradan daha çok önem verir. Çünkü insanların aidiyet ihtiyacı bazen her şeyin önündedir.
Diğerlerine ait hissetmek için vazgeçtiklerinizi, ertelediklerinizi hatırlayın. Kadınsanız annenizin ve kadın soyunuzun iş hayatındaki yerini, parayla olan bağını gözlemleyin. Erkekseniz babanızın ve soyunuzdaki erkeklerin kariyer ve parasal döngülerine bakın. Bu düzlemde onların nelere öncelik verdiğini, nerelerde haksızlığa uğradığını, neleri feda ettiğini ve neleri önemsediğini düşünün.
Aidiyet ihtiyacının ötesine geçip sizi bugün neyin desteklediğini düşünün. Yolculuğunuzda bu hikayelerle örtüşen yerler var mı? Belki de şu anda yine aidiyet ihtiyacınız en önde geliyordur. Öyleyse bu ihtiyaçlarınıza ve şu anın gerçeklerine saygı duymayı hatırlayın. Örneğin, ailenizde idealist öğretmenler varsa bu kişilerin idealleri uğruna yaşadıkları zorlukları göz önünde bulundurun. Siz, onların peşinden sürüklenirken onların aydınlık yüzünün bu ıstırapla nasıl gölgelendiğini gözlemlediniz. Şu anki zamanda hayatınızda para mı, yoksa yakınlarınızın idealleri mi yüreğinizde öncelikli yer tutuyor? Belki de onların karşılanmamış takdir, süreklilik, saygı ihtiyaçlarını karşılamak, kendi hikayenizi yaşamaktan daha önemlidir sizin için. Çoğu çocuk, ebeveynlerinin hayallerini ve tamamlayamadıklarını yerine getirme göreviyle yaşamaz mı iş ve para hikayelerinde?
Karşılığını alamadığınız zamanlarda, bu süreçlerin size neler öğrettiğini, neleri geliştirdiğinizi anımsayın. Örneğin, haksızlığa uğradıkça daha da hırslandınız ve başarıya daha çok motive oldunuz. Belki de bugüne kadar haksızlık yapanları, sizi itici güç olarak kullandınız.
Diğerlerinin kazançlarına odaklanmak yerine, kendi süreçlerinizi gözlemleyin. Ailenizde ve atalarınızda iş ve para ile ilgili devam eden örüntüler ve döngüler neler? Siz, ailede sizin olmayan hangi inançları körü körüne devam ettiriyorsunuz?
Gerçek değerlerinizi ve size iyi geleni seçseniz neleri feda eder, kimleri geride bırakırdınız?
Hayal ettiğiniz yere ulaşmanın yalnızca torpille mümkün olduğunu mu düşünüyorsunuz, yoksa bu da size toplum tarafından öğretilmiş bir yalan mı?
Kendinizi değersiz hissetmenin değeri, nelerin önünde geliyor?
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.