DİSİPLİN AYI EYLÜL HOŞ GELDİN, İYİ Kİ GELDİN!
Farkındalık

Disiplin ayı Eylül hoş geldin, iyi ki geldin!

Eskiden eylüldenince romantik ve görkemli bir ay aklıma gelirdi. Sarı sarı yapraklar, ince ince yağan bir yağmur ve toprak kokusu…İklimler değiştiğinden beri eylül de pek sıcak geçiyor şimdilerde ama yine de “Yaz bitti, kendine gel!” dedirtiyor kimilerimize. Ben de o kişilerden biriyim. Uzun süredir bekliyordum eylül ayını. Kendimden sıkılmışlık halinde, bu günlerin hayalini kuruyordum. Eylül de sağ olsun bir hız geliverdi.  Hem de öyle bir geldi ki üstümüzdeki ölü toprağını kaldıracak gibi sanki…Evet hala çok kötü şeyler oluyor ama eylül, ağustosun o boğucu, insanı kendi içinde bin bir sorguya sokan bol sınavlı enerjisinden farklı olarak bir ferahlık vaat ediyor sanki. Ya da ben öyle hissediyorum. Haklı olmayı çok istiyorum.

Aslında benim için eylül okul ayı. Hele bu sene daha da erken açılınca okullar ne yalan söyleyeyim kendi adıma mutlu oldum. Uzun süredir çalışma disiplinimi kaybetmiş, üretemez olmuştum. Dinlenmek değil ama atalet benim sinirimi bozan tüm ayarlarımla oynayan ve kendimi hayatta yararsız hissettiğim bir durum. Bu yüzden kendimden çok memnun değildim son zamanlarda. Az daha depresyona sürükleniyordum, neyse ki bir haftadır yazı masasının başına geçebildim ve önce başka bir platformda zorlu ağustos ayımı yazdım. Şimdiyse buradan siz değerli okuyucularla eylülün gelişini kutlamak ve kendi kişisel üretim alanlarımıza selam göndermek istiyorum.

Hem Hizmet Hem Dinlenme

Buradayız, hala yolda çalışıyoruz çok şükür. Sakın yanlış anlamayın, iş kolik falan değilim ben. Sadece iş-yaşam dengesini son birkaç yılda gayet güzel kurmuş var oluş şeklini ürettikleriyle şekillendiren bir can’ım. Haliyle de işten uzak kalmak demek varoluşumu tam anlamıyla hissedememek ve hizmetten geri kalmak demek. Bazıları hemen “arada durmak iyidir” diyecek. Haklılar da. Ama sorun benim kendi iç dengemde çok iyi bildiğim bir tembellik döngüsünün başlamış olmasıydı. Herkes kendini tanır. Yapabilecekken neleri yapmadığını neleri ertelediğini, nelerden kaçtığını. Tabii nedenleri vardır. Çözülmeden de ilerlenemiyor olabilir ama bende durum tam tersi. Çalışmak, üretmek, sorunlara yakından bakabilmek kurtuluş için adeta bir meşale. Bu yüzden nezdinizde tekrar ayağa kalkabildiğim ve kendime tekrar bir çalışma disiplini yaratmakla ilgili çok meşgul olduğum için kendimi kutlayacağım.

Son günlerde sürekli “Çocuklar okula bir başlasın, ben de başlarım” diyordum. Ve hatta bunu yapamazsam diye de çok korkuyordum ama başardım. Bugün 9 Eylül, okulların ilk günü ve Nihan iş başında. Düzenli yazdığı iki derginin bu ayki yazıları yazılmış oldu. Köprü Project (kurucu ortağı olduğum sosyal girişim) rutin çalışmaları başlatıldı. Ve şimdi sıra en zorunda belki ama ben burada ilerledikçe onu da yapabileceğime inancım tam.

Zor Kısım Ne?

Zor kısım, yaz başı tam ortasında takılı kaldığım ikinci romanıma devam edebilmek. Deniz’in Ormanı’nı okumuş sadık okuyucularım merakla devam romanı olan Deniz’in Defteri’ni beklerken ben de büyük bir motivasyon ve şevkle yazıyorken bana bir şeyler oldu. Daha doğrusu hayatımda çok şey oldu ve ben yazamaz oldum. Aylardır tek kelime yazmadım. Yazamadım. Bugün ise içimdeki çalışkan kadını tekrar gördüm nihayet.

Yazamasa da masanın başına oturacak olan, bolca müzik dinleyip, boşluklara bakarak, hülyalara dalacak olan kadın… O da beni ziyarete geldi çok şükür. “Toparlanmışsın, çalışmak arzusuyla dopdolusun” diyor. Haklı da! İçimde çarpışan onlarca sese, bir sürü sabotajcıya rağmen disiplin isteyen yanım, çoktan çalışma planları oluşturdu bile. Gerçi yaz dönemi için de yapmıştım, uyamayacağımı bile bile. Bu sefer Yaradan’ın izniyle niyetimle uyumlu bir enerjideyim. Başka şeylerin odağımı dağıtmasına iznim yok. Bu sürecin benim için kolaylıkla, neşeyle ve ihtişamla akmasını diliyorum. Ben keyif alarak çalışmak, süreçle akmak dileğindeyim.

Sizin İçin Dileğim

Umuyorum ki sizler de bu ayı fırsata çevirir uzun süredir başlamayı düşündüğünüz ama sudan bahanelerle ertelediğiniz, kalp çarptıran o işinize başlarsınız. Çünkü zaman şimdi disiplin zamanı.  Bu arada hiç aklıma gelmezdi disipline güzellemeler yapacağım ama işte kodlarımda var ve insan hayatta öğrendiği hiçbir şeyi boşuna öğrenmiyor. Ben de bugünlerde yer yer eleştirdiğim ve üzerimden soyup atmak için yıllar harcadığım disiplinli Alman eğitimimin kıymetini anlıyor ve dengede kullanmaya niyet ediyorum. Tıpkı okul sistemini çocuklarım kadar sevmemem ama yine de onları bu sistemde başarılı olabilmeleri konusunda cesaretlendirmem gibi.

İnsan her şeyi dengede yaptığında huzurlu hissediyor. Hiçbir şey tamamen reddedilemiyor. Ve atalar yine en doğrusunu söylüyor. “Azı karar, çoğu zarar”

Sevgiyle çalışabilmek dileğimle.


©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

nihan-uycan-ozen_
Yazar, sosyal girişimci…”Her yeni adımla kendine biraz daha yaklaşmış, yapmak istediklerini keşfetme yolunda ilerleyen bir ruh. Toplumda sosyal fayda yaratımını @kopruproject ile destekliyor.