BEDENİMİZ EV SAHİBİ, DUYGULARIMIZ MİSAFİR
Farkındalık

Bedenimiz ev sahibi, duygularımız misafir

Genelde yaşanmışlıklarımı yazıyorum. Duygularımı sağaltmaya ihtiyaç duyduğumda yazıyorum. Bir nevi yazmak benim için terapi. Danışanlarda da fark ediyorum, ifade edilmemiş duygular dile getirildiğinde rahatlıyorlar. Bastırmak için çaba harcadığımız, baş etmek için onca strateji kullandığımız duygular; açığa çıktığında aslında kişi kendine büyük bir iyilik yapıyor. Peki ya bize ait olmayan güçlü duygular? Bize ait olmayan çözülmemiş travmalar… Onları nasıl halledeceğiz? Uzun zamandır hem kolaylaştırıcı hem temsilci hem de kendi konstelasyon çalışmalarını yaptıran danışan pozisyonuyla Aile Konstelasyonu’ndan çok faydalanıyorum.

“Çözülmemiş travmalar maalesef sonraki nesillere akıyor.”

Anneanne, babaanneden bakım alan kişilerde bazı yoğun duyguların, çözülmemiş konuların ardında onlara ait duygular olduğunu görüyoruz. Çocuk anneanne, babaanne ya da psikoloji literatüründe söylendiği üzere bakıcı nesne her kimse onların duygularını adeta bir sünger gibi emiyor. Bu farkındalıklarla birlikte düşündüm. Geçmişe doğru bir yolculuk yaptım. Belki sizler de bu yazıdan hareketle anıları tarayacaksınız, hikayeleri hatırlayacaksınız ve kendinize dair derin keşifler yapacaksınız.

Hayatımda anneannemin önemli bir figür olduğunu biliyorum. Anneannemin bana belki de kendi çocuklarına, özellikle kızlarına gösteremediği ilgiyi, sevgiyi, şefkati hissettirdiğini hatırlıyorum.  Anneannemin travmalarını ve üzerimdeki etkilerini çok uzun zaman bilmiyordum. Aile Konstelasyonu çalışmalarını anlama ve uygulama yolculuğumda, kendi terapötik sürecimden geçerken annemden sonra anneannemin ikiz bebeklere hamile kaldığını, ikiz kız bebeklerini doğurduğunu, bu bebeklerin birkaç gün kadar yaşayıp öldüğünü öğrendim. Öğrendiğimde içimi derin bir sızı kapladı. Bir süre adlandıramadığım bir yas yaşadım. Anneannemin bebeklerinin kaybıyla bir yarısının aslında öldüğünü kavradım. Belki de ben bebekken, anneannem bana bakarken kaybettiği ikiz bebeklerini hatırlıyordu. Ben de ikizlerin vefatından dolayı, anneannemin hissettiği acıyı emiyordum. Yaşasalardı iki teyzem daha olacaktı, onlara kalbimde bir yer veriyorum.

Anneannemin zümrüt yeşili gözleri vardı. Kalın kaşlarının altında bazen sert bakışları olurdu. Çok severdi ama kızdığı zamanda duygusu yüzüne yansırdı.

Yıllar sonra dedemin evliyken bir gönül ilişkisi olduğunu öğrendim. Anneannemin de bu ilişkiyi öğrendiğini hatta muhtaç duruma düşen kadının, evlerinde kaldığını da öğrendim. Muhtaç duruma düşen bir hemcinsini yuvasına kabul edecek kadar yüce gönüllü müydü? yoksa itiraz edemeyecek kadar kurban mıydı? Bilmiyorum ama bugün kadınların kendileri olabilmeleri, kurban bilincinden çıkabilmeleri için elimden geleni yapmaya gayret ediyorum. Zaman zaman ben de kurtarıcı, kurban tuzağına düştüğümü fark ediyorum. Hemen o bilinçten çıkmak için kendimi kendime getiriyorum. Dikkatli olalım, diyorum.Çocuklar duyguları yoğun hissediyor, onlara bakan kişilerin duygularına, travmalarına dolanık olabiliyor.

Anneannemin zümrüt yeşili gözlerinden akan hüzün, üzüntü, keder evet bir tarafımda var. Bu duygularla temas etmek, bu duyguları kapsamak da kolay değil. Özen gerektiriyor. Hele ki insan öfkesini kabul etmekte zorlanırken ateşten gömlek bu duyguları hissetmek gün geliyor insanı zorluyor. Bizi biz yapan da tüm duyguları hissedip, misafir edip salıvermek oluyor. Mevlana’nın dediği gibi ‘’Bedenimiz ev sahibi, duygularımız misafir.’’


©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

hande-akin_02
Geçmişinde olanlarla ve özünden gelenlerle bir yolculukta. Yazar, okur, psikoloji, iletişim ve ilişki uzmanı. Aile Konstelasyonu, Regresyon Terapisi, Eft, Recall Healing, Meditasyon, Jungian Koçluk araçlarıyla danışmanlık yapıyor.