nature-gcbaf2167b_1280-pixabay
Farkındalık

Değiştirme gücüne sahip olduğumuz tek kişi kendimiziz

Mutlu olabilmek veya istediklerine ulaşabilmek için diğerlerinin değişmesine ihtiyaç duyulan ve bunu yapmak için çabalamanın kabul gördüğü ve öğretildiği bir dünya görüşünün içine doğdum. Daha doğrusu KURBANLAR DİYARI. Nasıl kurban olunur, kurbanlar nasıl düşünür, nelere ihtiyaç duyarlar, nelere kızarlar, kızgınlıklarını nasıl ifade ederler gibi tüm konularda uzman oldum ve kurban insan olma eğitimi veren hayat okulundan başarı ile mezun olarak sertifikamı aldım. Artık ben de pek çok insan gibi Sertifikalı Kurban İnsan Olma Sanat Okulu mezunu olarak rolümü mükemmel bir şekilde oynamaya hazırdım ve senelerce bu rolde kaldım. Rolümü hem yazdım hem de oynadım. Rolüm çok basitti aslında. Yapmam gereken tek şey sorumluluk almamak, mutluluğumdan, huzurumdan, başarısızlığımdan, hoşnut olmadığım her şeyden dış dünyayı suçlamaktı. Onlar yaptı, onların suçu, beni üzdü, beni kandırdı, izin vermedi, beni sevmedi, beni kızdırdı vs. Hep onlar yaptı ve ben sorumlu değilim. Kısacası benim hayatımı onlar yaratıyor, benin yaşamım onlara bağlı, vermezsen küserim, suçlarım, saldırırım edebiyatı. Aynı zamanda da başkalarını benim beklentim doğrultusunda değiştirme çabası.

Bu yaygın bir eğilimdir ve çoğu insan mutlu olabilmek ve ihtiyaçlarını karşılayabilmek için dış dünyaya bağımlı olan bir zihniyet içinde yaşarlar. ‘’Dış dünyanın iç dünyanın yansıması’’ olduğu bilincinde değillerdir. Kurbanların mutlu olabilmesi için dış dünyanın ve başka insanların değişmesi gerekmektedir. Yaratma sorumluluğunu alabilecekleri, bağımsız olmak gibi başka bir yaşam alternatifi olacağının bilincinde ve farkındalığında değillerdir.

KURBAN OLMA BAĞIMLILIĞI

Kurban olma rolü insanı bağımlı yapar. Mutsuz eder. Mutlu olabilmeleri için dış dünyanın olduğundan farklı olması beklentisi içindedirler ve beklentileri olmadığında üzüntü, hayal kırıklığı, öfke yaşayabilirler. Sonuç istedikleri gibi olmayıp, beklentilerine ulaşamadıklarında stres ve mutsuzluk deneyimlerler. Bu deneyimi yaşamak istemedikleri için sonucu etkilemeye çalışırlar. Bunun için pek çok yolları ve aletleri vardır. Manipülasyon, kontrol, tehdit, sevgiyi çekme, cazibeyi kullanma, küsme, suçlama, rüşvet, yalan söylemek gibi pek çok ego oyunları yapabilirler.

Peki neden kurban rolü yapma ihtiyacı hissederler? Çünkü alternatifini bilmezler. Oynadıkları kurban rolünün ayakta ve hayatta kalabilmek için çalışan bir formül olduğunu sanırlar ve bu büyük bir yanılgıdır. Kişiyi ve hatta toplumları dış dünyaya bağımlı yapan, özüne bağlı olmaktan uzaklaştıran, yaşam kalitesini azaltan, ilişkilerini bozan, mutsuzluk ve huzursuzluk yaratan bir zihin koşullanmasıdır. Kurbanların dünyası, dış dünyanın değişmesine bağlı bir dünyadır. Bir kişinin mutluluğu başka bir kişinin veya kişilerin, dış koşulların değişmesine bağlıdır ve akıntıya karşı kürek çekmek gibi umutsuz ve zor bir süreçtir. Hatta imkansızdır çünkü değiştirme gücümüz olan tek kişi kendimizdir.

Kurban rolü kalıbı içinde olan insanlarda ve yıllarca kendimde gördüğüm en yaygın düşünce kalıbı “haklı olma” takıntısıdır. Kurban insan haklı olmak ile beslenir.  Kendi değerlerine ve inandığı doğrularına sağlam bir bağlılığı olduğu için, muhtemelen sabit bir görüşe sahip olabilir ve her zaman görüşlerimizi paylaşmayan başkaları tarafından hüsrana uğrayabilir. Kurbanlar hüsrana uğramaktan kaçınmak için diğer insanın zihnini bile değiştirme ihtiyacı duyabilirler. Haklı olduğuna karşısındakini inandırma ihtiyacı içindedir ve bu ihtiyacını karşılamak için çaba gösterir. İhtiyacı karşılanmadığında da hayal kırıklığı ve üzüntü duyabilirler. Sonuç olarak gene bir dışa bağımlık söz konusudur.

Kurban rolünde oynayan insanların dışa bağımlılıkları değişik alanlarda olabilir.  Sevgi, onay, takdir, ilgi, alkış, teşekkür görme, önemli hissetme, sevilme, imrenilme, saygı görme, adam yerine konulma, ait olma, başarılı olma, haklı çıkma, yarışa girme ve kazanma gibi ihtiyaçları için dış dünyada oyuna girer. Tüm bu ihtiyaçlarını iç dünyalarında, zihinlerinde çözebilecek yaratma güçleri var iken, ihtiyaçları olan her şeyi kendilerine verme güçleri olduğunun bilincinde değillerdir. İşte bu yüzden de dışarıya bağımlı olur ve diğer insanları değiştirme çabası gibi dipsiz bir kuyunun içine düşerler. Sonuç hüsran ve kalp kırıklıklarıyla dolu, zinciri olmayan bir bisiklet ile boşa çevrilen pedal gibi yerinde sayan ve hedefine asla ulaşılamayacak bir yaşam tarzı ve umutsuz vakalar ile dolu boşa giderek harcanan muhteşem yaşam.

Byron Katie “Olanı Sevmek” kitabında “3 Çeşit İş”ten bahseder:

Benim işim

Senin işin

Evrenin işi 

Benim mutluluğum benim işim, senin mutluluğun senin işindir. Benim mutluluğumu yaratmak benim sorumluluğumdur. Senin mutluluğunu yaratman ise senin işindir. Benim mutlu olmam için senin değişmene veya olduğundan daha farklı olmana ihtiyacım yoktur. Benim kendime veremediğim şeyleri sen bana veremezsin, vermek zorunda da değilsin.  Beklediğim kişi sen değilsin, beklediğim kişi kendimim.  

Hayat yolunda nerede olursak olalım, bir sebepten dolayı oradayız ve hiç kimse bir başkasının nasıl olması gerektiğini, sebep ne olursa olsun kesin olarak söyleyemez. Başkalarını değiştirmek bizim işimiz değildir. Bizim tek işimiz, değiştirebileceğimiz tek kişinin kendimiz olduğunun farkına varmak ve sorumluluk alarak yaşamımızın direksiyon koltuğuna oturmak olacaktır.

Ancak başkalarını değiştirme ihtiyacından vazgeçmek cesaret gerektirir. Yaşam senaryomuz, düşüncelerimiz ve inançlarımız aracılığı ile zihnimizde yazılıp dış dünyada oynanan bir filmdir. Oyunu yazan, yöneten, oynayan ve izleyenin de kendimiz olduğunun farkında varmak önce kişiyi korkutabilir.  Başkalarının kendileri olmalarına izin vermek ve kurban ve bağımlı kimliğimize hizmet etmemeleri için onları özgür kılmak cesaret ister. Bu cesaret gemisi yelkenlerini açıp bizi Kurbanlar Diyarından çıkaracak ve ÖZGÜRLÜK DÜNYASINA götürecektir.

Özgürlük dünyası dışarıda değil, içeridedir.

Gerçekten değiştirme gücüne sahip olduğumuz tek kişi kendimiziz.

Feza Karakaş

Austin, Teksas, ABD

©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Feza Karakaş
Sertifikalı The Work Kolaylaştırıcısı, FMK Bilgelik kurucu üyesi, eğitmen, yazar; koşulsuz sevgi, kabul ve akışa teslim olmanın yüceliğini heyecan ve merakla deneyimleyen sevgi eylemde yolcusu.