Latin Amerika ülkelerinin Akdeniz kültürü yaşam biçimine uygun coşkulu, renkli, karmaşık kimlikleri hep ilgimi çekmiştir. Daha önce gördüğüm Guatamela Şili, Brezilya, Uruguay, Arjantin ve elbette Latin kanı taşıyan Küba… Toplumların birbirlerine yakın yaşamlarına ve geçmişten gelen geleneklerine bağlılığına tanık olmak, ayrıca tarihlerini, doğasını, zengin mutfak kültürlerini yerinde görüp yaşamak tarifsiz bir mutluluk!

Meksika, yıllarca sömürülen kanlı bir geçmişe sahip bu topraklar çok zengin tarih ve kültüre sahip. Birbirine çok benzeyen Latin Amerika ülkelerinin en büyük özellikleri sosyal olarak karışık, siyasi yönden huzursuz, buna rağmen boş vermişçesine renkli ve coşkulu yaşam tarzları. Filmlerin yarattığı algı ile Latin Amerika ülkelerinin tehlikeli, karanlık ve sefil mahalleleri, lüks villalarda yaşam süren uyuşturucu baronları, patlayan silahlar, her daim kavga ve kaos ortamı gibi gerçekliği şüpheli durumlar karşısında tedirginlik duyulsa da bunların çok ötesinde zengin bir yaşam kültürü var. Gelelim Meksika seyahatimin hikayesine!
“Yaşamı sorgulayan, hayatın farklı renklerini ve yüzlerini görmek isteyen herkesin mutlaka görmesi gereken bir ülke Meksika.
Her seyahat dönüşü “bir sonraki ülke” niyetimi son seferinde, sevgili Hande Akın’ın yaptığı bir duyuru sonrası Meksika olarak belirlemiştim. Geziyi yola çıkmaya vesile olan sevgili Hande, 47 yıllık dostum ve kardeşim Dilek, sevgili Yaprak ve Üzeyir, Arzu ve daha evvel geziler yaptığımız Hülya ile birlikte yaptık. Varlıkları ile bu gezinin keyifli ve eğlenceli geçmesini sağladılar. İyi ki …

Meksika’ya girişimiz, pasaport kontrolündeki genç kadının gruptaki herkesin birbirini tanıdığına ikna olması için telefon arşivlerimizden gösterdiğimiz fotoğraflarla ikna olup giriş damgası vurması sonucu eğlenceli başladı. Ağzında bir lolipop, kafasında naylon bir şapka ve boynunda kurukafa bir kolye taşıyan yerel rehber, yaşayacağımız kimi zaman eğlenceli kimi zaman zor deneyimlerin figürü olarak çıktı karşımıza. 30 Ekim- 7 Kasım 2024 tarihleri arasındaki kısa süreye 6 şehir, sayısız macera ve ilginç deneyimler sığdı bu güzel ülkede.
“Sarı dikenli çiçek açan kaktüslerin, ören yerlerinde taşların tepesinde nöbet tutan iguanaların, üzerinde arıların dolaştığı tropik meyvelerin, ıtırlı kokuların ve renklerin ülkesi Meksika.”
Bataklık kurutularak inşa edilen ve dünyanın en büyük metropolleri arasında olan Mexico City’nin kalabalık nüfusuna rağmen kaotik görünmeyen günlük yaşamı, geniş meydanları ve ağaçların gölgelediği büyük parkları, Coyocan’ın Frida’sı, Puebla’nın renkli seramikleri ve muhteşem katedrali, Merida’nın kolonyel yapıları, Chichen Itza’nın muhteşem piramitleri, Cenote su kuyularında yüzmenin keyfi,Oaxaha’nın sokak konserleri, Tulum’un bembeyaz kumlu muhteşem okyanusu ve dalgalarla oynarken başımızın üzerinde uçan dev albatroslar…Tekila ve greyfurt suyu ile yapılan Paloma, Katrina çorba kaseleri, acılı Meksika yemekleri…
Ve bu insanların atalarının M.Ö. 5000 yıllarında başlattıkları yerleşik tarım sayesinde bugün tükettiğimiz çoğu ürününün ilk kez bu topraklarda filizlenmiş olmasının yarattığı minnet duygusu…

Geçmişle bugünün birbirinden çok farklı kültürlerini bir arada sergileyen geniş meydanlar… Azteklerden kalma piramit kalıntılarının yanında, buradan çıkarılan taşlarla inşa edilmiş İspanyol kiliseleri, duvarlarda boyanmış devrim öyküleri, arka planda yükselen modern gökdelenler…
“Coşkularını doyasıya yaşamak için festivalleri bekleyen rengarenk insanların ülkesi Meksika.”
Duvar resimleriyle o günün kimliğini arayan, bugün kimliğini tanımaya çalışan insanı ile Meksika.
Dinlerini değiştirmeye zorlanan insanlar. Ölüler Günü’nde gittiğimiz mezarlık içinde bulunan, yılda bir kez açılan kilisede tanık olduğumuz halen yaşatılan pagan adetleri… Dinlerini tamamen değiştirmemiş olsalar da yaşam biçimlerini Hıristiyan istilacıların tarzına uydurarak yarattıkları kolonyel tarzda çok güzel şehirler…
Birbirinin aynısı gibi görünen kısa boylu, tıknaz, düz siyah saçlı, bu toprakların en eski yerli halkları.
Meksika topraklarında doğan İspanyol Kreoller, İspanyol baba ve yerli anneden doğma Mestizolar, bir de geçmiş Maya, Aztek, Toltek soyları… Asırlar boyu soylar karışmış, kültür zenginleşmiş. Herkes Meksikalı ama herkes farklı! Soy geçmişlerini öğrenmek, en büyük tutkuları.
Ve pazarlar. Festival günleri her yer pazar tezgâhları ile dolu. Çiçek pazarları, resim,el sanatları, kilim, mobilya, ne ararsanız var. Hatta oniks ve mermerden oyulmuş tüm eski Maya ve Aztek tanrıları da tezgahlarda. Kısacası Meksika yaşamı pazarlarda akıyor.
Bunlar turistik obje olmaktan çok yerlilerin çocukları ve torunlarına geçmişlerini unutturmamak için aldıkları hediyeler. Meksika’da gördüğümüz ve duyduğumuz her şeyin kökeni Maya ve Aztek uygarlıklarına dayanıyor.

Octavio Paz’ın şu dizeleri de bunu dile getiriyor:
“Önce güneş vardı.
Güneş hem dişi hem de erkekti.
Evrendeki her şeyin başlangıcı ve yaratıcısı oydu.
Tanrıların bile
Güneşin çocukları toprak, rüzgar, ateş ve su evrene çeşitli zamanlarda hakim oldular.
Onların egemenliğinde insanlar bir araya geldi, kavimler oluştu.
Toprak işlendi, su denetlendi, rüzgâr ve ateş savurdu.
İnsanlar yaşadı, yarattı ve öldü.
Adları Teotihuacan, Olmek, Maya, Toltek, Zapotek,
Mikstek ve Aztek’ti.
Onlar Güneş’in çocuklarının çocuklarıydılar.

Bugün 1969 bin kilometrekare olan Meksika toprakları işte bütün bu uygarlıkların izlerini taşıyor.
Buraya kadar okuduklarınız ülke hakkında ilk izlenimlerim. Bu topraklarda öğrendikçe şaşılacak çok şey var. Meksika yazıları serimin devamında ülkenin ilginç bulduğum yönlerini yazmaya devam edeceğim.
Tüm okurlara ilham olması dileği ile!
Devam edecek….

İlhan Orel kimdir?
Ankara doğumlu bir eğitimci. 25 yıl severek yaptığı mesleğini noktaladıktan sonra içindeki öğrenme ve merak duygusu ile dünyayı keşfe başladı. Başta Hindistan olmak üzere “güneş doğudan yükselir” diyerek doğudan batıya sayısız gezi yaptı. Gezgin olarak keşiflerine devam ediyor ve her deneyimini mutlaka defterlerine kaydediyor.
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.