GÖLGE VE PERSONA: MASKELERİMİZİN ARDINDAKİ GERÇEK BİZ
Farkındalık Mümkünat

Gölge ve Persona: Maskelerimizin ardındaki gerçek biz

 Bir tiyatro sahnesini düşünelim. Sahnenin ortasında, spot ışıklarının altında duran bir oyuncu var. Seyirciye kendini göstermek için mükemmel bir performans sergiliyor. Ama sahnenin arkasında, gölgelerin içinde bir başka yüzü var. Sahnede gösterilmeyen, gizlenen tarafı… Carl Gustav Jung’a göre, her insanın hem Persona (dış dünyaya gösterdiği yüz) hem de Gölge (bilinçaltında bastırdığı yönler) vardır. Peki, biz gerçekten kimiz? Sahnede ışıklar altındaki kişi mi, yoksa kuliste gizlenen mi?

Persona: Kim Olmamız Bekleniyorsa O

Persona, toplum içinde taktığımız maskedir. Bir öğretmen sınıfta disiplinli olabilir, ama arkadaşlarıyla bambaşka biri olur. Bir doktor hastalarıyla empatik, ama özel hayatında daha mesafeli olabilir. Bir ebeveyn çocuğuna karşı güçlü durur, ama geceleri yalnız kaldığında kaygılarıyla baş başa kalabilir. Bu maskeler kötü müdür? Hayır. Aksine, persona sosyal uyum için gereklidir. Ancak bir sorun var: Eğer maskemize fazla bağlanırsak kendimizi unutabiliriz.

Bir danışanım vardı, kariyerinde çok başarılı bir avukattı. Güçlü, özgüvenli, her zaman kontrol sahibiydi. Ancak özel hayatında bu kadar sert ve güçlü olmaktan yorulduğunu fark etti. Ne zaman gerçekten kırılgan hissetse bunu gizlemek zorundaymış gibi hissediyordu. Zamanla, içindeki asıl duygulara yabancılaştığını fark etti. O aslında sadece “başarılı bir avukat” değil, korkuları, hassasiyetleri ve tutkuları olan bir insandı.

Gölge: Kendi İçimizde Bastırdığımız Yönler

Persona, dış dünyaya sunduğumuz tarafken Gölge, bilinçaltımızda saklanan, toplum veya kendi ahlaki yargılarımız tarafından kabul edilmeyen yönlerimizdir. Bir iş arkadaşımızın başarısını kıskandığımızda, ama bu duyguyu hemen bastırıp “ben kıskanç biri değilim” dediğimizde işte o kıskançlık gölgeye itilir. Trafikte biri önümüze kırdığında sinirlenip içimizden bağırmak gelir, ama “öfkelenecek biri değilim” diyerek bu öfkeyi içimize gömeriz. Ancak bastırılan bu duygular kaybolmaz, beklenmedik anlarda yüzeye çıkar. Örneğin, son derece kibar ve anlayışlı biri olduğuna inanan bir kişi, en küçük bir eleştiri aldığında beklenmedik bir öfke patlaması yaşayabilir. Neden? Çünkü öfke yıllardır bastırılmış, gölgeye itilmiş ve bilinçaltında birikmiştir.

Aşırı yardımsever birini ele alalım. Sürekli başkalarını memnun etmeye çalışan, kimseyi kırmamaya özen gösteren biri… Ancak bazen, aniden sinirlenip “Herkes benden bir şey bekliyor! Neden kimse benim nasıl hissettiğimi umursamıyor?” diyebilir. Çünkü kendi istek ve sınırlarını görmezden gelmiş, onları gölgeye atmıştır. Gölgeyle yüzleşmek korkutucu olabilir. Sonuçta, orada bizi rahatsız eden yönlerimiz var. Ama Jung’un dediği gibi: “Bilinçaltına bakana kadar, hayatınızı o yönlendirecek ve siz buna kader diyeceksiniz.”

Peki, gölgemizi nasıl fark edebiliriz?

En çok eleştirdiğimiz şeylere bakarak: Mesela, sürekli başkalarının bencil olduğunu düşünüyor musunuz? Belki de kendi ihtiyaçlarınızı hiç dile getirmediğiniz için içten içe öfke duyuyorsunuzdur.

Bizi en çok tetikleyen olayları inceleyerek: Küçük bir eleştiri neden bizi bu kadar yaralıyor? Belki de çocukken sürekli eleştirildiğimiz için…

Rüyalarımıza dikkat ederek: Rüyalar, bilinçaltımızın sahnesidir. Bastırılmış yönlerimiz, bazen burada bize mesaj verebilir.

Persona ve Gölgeyi Dengede Tutmak

Sağlıklı bir ruh hali için ne tamamen personamıza hapsolmalı ne de gölgemizi görmezden gelmeliyiz. Kendi personamızla özdeşleşip sadece dış dünyaya uygun davranırsak içimizde derin bir boşluk hissi oluşur. Ama gölgemizi tamamen serbest bırakırsak da sosyal hayatımız kaosa sürüklenebilir. Özgün ve dengeli bir yaşam için, bazen maskemizi çıkarıp aynaya bakmalıyız. Kendimize şu soruyu sormalıyız: “Beni ben yapan ne? Toplumun benden bekledikleri mi, yoksa içimde gizlenen gerçek ben mi?”

Belki de en sağlıklı cevap, her iki tarafımızı da tanıyıp kabul etmekte yatıyordur çünkü insan, yalnızca ışıklarından değil, gölgelerinden de oluşur.


©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.