Farkındalık

Nasip ve Kısmet üzerine derin düşünceler

Nicedir Nasip ile Kısmet aklıma düştü. Öyle sadece semantik olarak falan da değil üstelik.  Yani birkaç keredir ikilileri, yakın anlamlıları yazıyorum diye de değil! Üstelik bu sefer bu iki kelimenin iyiden iyiye eş anlamlı olduklarını da düşünüyordum başlarda.

Birkaç haftadır bu yazıyı kaleme almayı planlarken ben de bu kavramlarla birlikte evrildim. Kapsadıkları manayla bağ kurmak istedim. Varoluşun derinliklerine kadar giden, anlamlandırmak istediğim birçok konuya cevap olabilecek şeyler keşfettim. Sanırım bu kavramlarla derin düşüncelere daldım.

Çok fazla kaynak okumadım bu sefer. Bilginin kalbime dolmasına niyet ettim. Çok şükür kendi çapımda bir aydınlanma geldi, içime yerleşti. İzninizle buradan paylaşacağım. Öğrenmesi de uygulaması da kolay olmadığı için öncelikle hepimizin anlayışını kolaylaştırmak adına yaptığım araştırmalara dayanarak her zamanki gibi biraz teorik bilgi paylaşmak istiyorum. Belki benim gibi zihniyle anlamadan OL’uş haline izin veremeyenler vardır aramızda. Bilgi tutkunları için;

Nasip (TDK)

1. (isim) Birinin payına düşen şey.

2. (isim) Bir kimsenin elde edebildiği, sahip olabildiği şey:

“Türk’e ve Türk vatanına bir kurtuluş nasip ise onu gene Mehmetçiklerden beklemeliyiz.” – Aka Gündüz

3. (isim) Kısmet, talih, baht:

  “Her insanın bu yaşlardaki nasibi yalnızlıktır.” – Ahmet Muhip Dranas

4. (isim) Günlük kazanç.

Kısmet (TDK)

1. (isim) Tanrı’nın her kişiye uygun gördüğü yaşama durumu, nasip.

2. (isim) Evlenme talihi:

 “Aslında kendi de şimdiye kadar bütün kısmetleri tepti.” – Halide Edip Adıvar

3. (isim) Olayların kötü sonuçlarını tevekkülle karşılama durumu.

4. (isim) Talih, kader, şans.

5. (ünlem) `Şimdiden belli değil ya olur ya olmaz` anlamlarında bir seslenme sözü:

      Yarın gelecek misiniz? -Kısmet!

TDK’ ya baktığımızda iyiden iyiye eş anlamlı gibi kullanılmış iki kelime görüyoruz ama sanırım benim gibi detaycılar, nasibin çok önceden belirlenmiş, değiştirilemez, ölçülebilir bir kavram olduğunu (en azından burada verilen tanımlamalara göre) fark ediyordur. Kısmet ise sanki özgür seçim alanı vadediyor bize. Külli iradeye karşı özgür iradenin devrede olduğu dünya hayatının paradoksuna, kısmet ve nasip arasındaki farkta da rastlıyorum ben. Ve işte her şey bu noktada değişiyor. Çünkü özgürlük var bu küçücük nüansta.

Ne demek istiyorum?

Eğer yaşam, Yaradan tarafından tasarlanmış çok boyutlu, çok değişkenli, sonucu belli harika bir denklem ise (şu anki yaşam deneyimimin beni getirdiği en rahatlatıcı, anlayışı kolaylaştırıcı matematik model bu) özgür iradeyle taçlandırılan insan, kısmet kotasını eylemlerine bağlı olarak genişletebilir. Bu doğrultuda nasip de doğru orantılı değişebilir. Biraz karışık oldu biliyorum ama belki de bilgisayar oyunlarından örnek vererek daha iyi anlatabilirim.

Hepimiz bir kader planıyla dünyaya doğuyoruz ve nasibimiz biz doğmadan çok önce belli. Yani payımıza düşen yaşam şartları kader planımızda tanımlı. Bu yüzden astroloji gibi ilimler, doğum saati ve gezegenlerin o anki durumuyla bu konuyu belli ölçüde anlaşılır kılabiliyorlar. Yani bu dünyada sahip olduğumuzu zannedeceğimiz mal, mülk, şan, şöhret, başarı ölçülebilir kaynaklardan bize bilinir olabilir. Mümkündür.

Özetle rızkımız oyuna ilk girdiğimizde belli. Eğer standart yolu takip edersek bu sonuca varacağız. Ama yolda özgür iradeyle seçimlerde bulunabilir belki daha fazla iyilik yapabilir, bize sunulanları daha çok paylaştıkça daha da büyük bolluklara açılabiliriz. Ya da tam tersi şekilde hazırdan yiyip daha da kötü şartlarla oyunu bitirebiliriz. Kim bilir?

Kuran-ı Kerim’de nasip ile ilgili çok ayete rastladım.  Kıtlık ve bolluk bilinciyle direkt ilintili olduğunu fark ediyorum. Kendi araştırmanızı yapabilmeniz için aşağıda ilgili sure isimleriyle, ayetleri paylaşıyorum.* Ben kendi yorumumu anlayışım üzerinden vermeye devam edeyim: 

Ayrıca her zaman merak ettiğimiz; “Matrix’ten çıkmanın yolu var mı?” sorusu bile kısmet kotasını genişletmekle alakalı gibi geliyor bana. İnsan arzuladığı hayatı, ona biçilenin üzerine çıkabilecek şekilde ancak böyle yaratabilir. 

Ve Yaradan birçok kaynaktan bunu yapmamız gerektiğini anlatıyor.  En azından ben böyle duyuyorum. Oyunu tasarlayanın, oyunu bitirebilecek olanlara, yaşamın yüksek zekasını onurlandırabilecek olanlara bir hediyesi yok mudur sizce de?

Bu yazıyı neden yazıyorum?

Öbür türlü bir anlayış, yani her şeyin bir tiyatro oyunu gibi baştan belli olduğu ama oyuncuların bunu bilmediği versiyon, insanı deney faresi olmaktan öteye götürmüyor ki bu benim gibi anlam arayışıyla dolu olanlar için çok da faydalı değil. O yüzden kendim ve benim gibi düşünenler için bu yaklaşımı detaylandırmayı anlamlı buluyorum. Sonuçta “hayatta her şey mümkün ve tek bir doğru yok!” dedik bu köşede. Daha en başından.  O halde kendi alternatif çözümümü yazmamın ve cesaret arayanlarla paylaşmamın hiçbir sakıncası olamaz.

Neden Yaradan harika bir bilgisayar oyunu tasarlamış olmasın ki ve neden bizler oyun başında verilen hakları iyi ameller ve eylemlerle genişletemeyelim ki? Öbür türlüsü oyunu kuran için de sıkıcı olmaz mıydı? Hepimizi biraz geniş düşünmeye ve yaşamın zekasının nasıl sonsuza kadar gelişebileceğini tasarlamaya davet ediyorum. Ancak özgür düşünce bu alana hizmet edebilir. Bunu yaparken inançlı bir yerden davranmak da mümkün pekâlâ. 

Ben inançlı bir insanım. Çocukluğumdan beri Yaradan ile aramdaki bağın çok kuvvetli olduğunu düşünüyorum, biliyorum, hissediyorum. Bunu benim içimden kimse alamaz. Tüm dinlere, yaşam şekillerine saygım sonsuz. Dinlerin, evreni anlayabilmek için iyi birer referans noktası olduklarını da düşünüyorum ama yetmez. Bunu gerçekten çok inanarak söylüyorum. 

Çağımız din ve bilimin tekrar birbirine yaklaşmaya başladığı zamanları işaret ediyor. O yüzden artık ben de daha iyi anlayabiliyorum. Yıllarca her alandan yapılan okumalarım anlam kazanıyor ve bu büyülü yaratım beni öyle bir içine çekiyor ki, kendim için anlaşılır kıldığım kadar okuyanlar için de yapabilmek istiyorum bunu. Kolektif insan bilinci önündeki dogmaları, yanlış inançları aştığında özgür düşünebilme yeteneğini sonuna kadar deneyimleyebildiğinde biz Yaradan’a daha da çok yaklaşacağız. 

Kısmetini genişletebilen insanın idrak yolundaki nasibi de artacak. Benim tek dileğim bu. Çünkü dünya nimetlerinin bilincin sınırsız ummanının yanında ne kadar yetersiz kaldığını daha iyi fark ediyorum artık. Ama o zamanlara kadar dünyada yapılacak çok iş var. Ve bu bilince açılmaya ilk olarak kendimizden başlamak benim gözümde en büyük ibadet. 

Ne yapmalıyız?

Kendimizin en iyi versiyonu olmak için göstereceğimiz çaba her boyutta son derece kıymetli çünkü sonsuz bir kuantum potansiyelinde yüzen ortak bilinç, her bir varlığın kendi bilincinde yapabileceği sıçramalarla otomatik olarak yükseliyor. Bu da varoluşun büyülü macerasında gizem severleri sonsuz hayallere açabiliyor. Şahsen ben insanlığın negatif eğilimli duygu, durum, düşünce ve travma izlerini temizledikçe nasıl bir medeniyet olabileceği konusunda derin merak içerisindeyim. Bu hayatta bize ne kadarını görmek kısmet olacak o da işte her birimize bağlı diyorum. Bunun başı da eylemde bulunmak. Şayet iyi yönde erdem içeren davranışlarla bütünün hayrını gözetebilir, gezegenimiz için duyduğumuz acıyı onurlandırıp, akılcı eylemlerle iyileşme sağlayabilirsek hepimizin nasibi de bir başka gerçeklik alternatifine taşınabilir. 

Umarım anlaşılır kılmışımdır kavramlar arasındaki bu küçük fark üzerinden bir büyük varoluşun amacı teorisini. Umarım fark ettirebilmişimdir bu tarz ayrıntıların “idrak”ı genişletebildiğini. Çünkü eğer okuyup anlayamazsak, sorgulayıp, tartışamazsak sadece nasip olunan kadarıyla dünyadan gelip geçeceğiz. Kısmet ise bir büyük potansiyel alan olarak bir sonraki varoluşa aktarılacak. Kelimelerin ötesi var.

Bir sonraki sefere kadar sevgiyle,

*Bakara Suresi, 200. Ve 202.ayet, Yusuf Suresi, 56. Ayet, Ahzab Suresi, 25. Ayet, Sad Suresi, 35. Ayet, Şura Suresi, 20. Ayet, Meryem Suresi 50. Ayet

©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

nihan-uycan-ozen_
Yazar, sosyal girişimci…”Her yeni adımla kendine biraz daha yaklaşmış, yapmak istediklerini keşfetme yolunda ilerleyen bir ruh. Toplumda sosyal fayda yaratımını @kopruproject ile destekliyor.