Farkındalık

Sessiz İstifa: Etkili bir akım mı, geçici bir heves mi?

Yaşadığımız pandemiden sonra hiçbir şeyin aynı kalmayacağını ve bazı değişikliklere uğrayacağımızı seziyorduk. Uzmanlar açıklamalarda bulunuyor, yeni yeni terimler konuşuluyordu uğrayacağımız değişiklikler üzerine. Tükenmişlik sendromu yaşayanlar Corona döneminden sonra daha da fazlalaştı. İnsanlar hem depresyonu hem de üzerlerindeki dağ gibi iş ve aile sorumluluklarını artık taşıyamaz oldu. Özellikle de çalışan kesim için hayatları son derece yıpratıcı olan “koşuşturma kültürü”içinde giderek tükenmeye başlamıştı.

Ve birden “sessiz istifa” diye bir kavram ortalıkta dolaşmaya başladı. Z kuşağının pandemide iş yaşamına katılmasıyla birlikte TikTok’ta yeni bir akım yaratıldı.

Sessiz istifa akımı, koşuşturma kültüründen çıkmayı, mesai saatleri dışında çalışmamayı ve daha fazla hayatın anlamı üzerine yönelmeyi ifade ediyor. Gelin isterseniz hep beraber bu terimleri biraz inceleyelim, eminim ilk kez bu terimleri duyacak olanlar vardır aramızda.

Koşuşturma kültürü ne demekmiş diye soracak olursanız, başka bir müşteri için çalışmayı, gece yarısı gelen e-postaları cevaplamayı düşünmeyi ve terfi peşinde koşuşturmayı her şeyin üzerine koyma anlamına geliyor. Yani önce iş diyenler, işi hayatının her anına sokanlar!

Sessiz istifa tanımını ise bu koşuşturma kültürüne sırt çevirme eylemi olarak algılayabiliriz. New York şehrinde yaşayan TikTok kullanıcısı Zaid Khan isimli bir yazılım mühendisi tarafından 25 Temmuz 2022 tarihinde yayınlanan ve kısa sürede viral olan bu videonun bu akıma sebep olduğunu söyleyebiliriz. Ama aslında işin öncesi de var. İlk defa Çin’de “lying flat” adıyla sosyal medyada #TangPing etiketiyle uzun çalışma saatlerine karşı bir sesini duyurma hareketi olarak başladı. Daha sonra bu etiket Çin devleti tarafından sansürlendi.

Bu akımın milyonlara ulaşmasına sebep olan Zaid bu kısa videosunda, sessiz istifayı “İşinizi tamamen bırakmak değil, daha fazlasını ve ötesine geçme fikrini bırakmak” olarak tanıtıyor ve “Bir kişi olarak değeriniz işiniz tarafından tanımlanamaz” diyor.

İşte burada aslında bir anlam arayışına geçtiklerini görüyoruz bu genç kuşağın. Her şeyin işten ve terfiden ibaret olmadığı aynı zamanda dengeli bir hayat sürme ihtiyacı, anlam ve değerlerin insan varoluşu için daha gerekli olduğu düşünceleri önem kazanmaya başladı.

Pandemi, diğer anlamıyla ilgili değer yargılarını değiştirdi. Pandemiyle birlikte insanlar hayatın ne kadar boş, ölümün ise yanı başında olabileceğini gördü. Tüm hayatlarını işte geçirdiklerini, kendilerine bakmadıklarını ve hayatı anlamsız bir şekilde yaşadıklarını gördü. Bu çalışan genç kesimde ciddi bir tutum değişikliğine sebep oldu. Daha fazla kendilerine bakma, sevdikleriyle zaman geçirme, ailelerine zaman ayırma ihtiyacı hissettiler. Burada daha çok değerler açısından bir farkındalık yaşandı. Birçoğunun değerleri değişti. Önceden işe verdikleri değerle şimdi işe verdikleri değer yerini daha anlamlı, sevgi dolu, dengeli ve sağlıklı yaşama isteği ile yer değiştirdi. Daha anlamlı ve hayatlarını doldurabilecek değerlerin farkına varıldı.

Bu akıma sebep olan etkenler arasında ev-iş arası geçen hayatlar, otomatik pilotta yaşanan anlar, gelecek kaygısı, pazartesi sendromu, mobbingler, ast-üst kompleksleri, terfi yarışları, ayak kaydırmalar, belirsizlik, verilen sözlerin tutulması, baskıcı liderlik modeli, haksızlık, değer görememe, kendine ait bir zaman bulamama, zorbalık, daha fazla çalışıp az para kazanma ve çekilen ruhsal boşluk ve acılar olarak görülüyor.

Sessiz istifa akımı pek de sessiz olmamış gibi bir diğer taraftan. Wallstreet Journal, The Guardian, New York Times gibi devler ve diğer ana akım medya kuruluşlarında kısa sürede makaleler yayınladı. McKinsey, Gallup gibi araştırma ve danışmanlık şirketleri saha araştırmalarıyla bu yeni trendin anlaşılmasına katkıda bulundular. The Guardian gazetesinden Tayo Beyer’a göre, yorgun, aşırı çalışan, tükenmiş insanlar uygun olmayan işleri ve çalışma koşullarını reddediyorlar. Pandemi kaynaklı tükenmişliğe yanıt olarak popülerlik kazanan sessiz istifanın özellikle birçok yönden acı çeken gençler arasında ivme kazandığını belirtiyor.

Peki bir çalışanın sessizce istifa ettiğini nasıl anlarız?

-Sadece 09:00-18:00 saatleri arasında çalışıyor ve mesaiyi kabul etmiyorsa,

-İşini geliştirmiyorsa,

-Sosyal aktivitelere katılmıyorsa,

-Akşam gelen maillere ve telefonlara cevap vermiyorsa,

-Toplantılarda bir şey paylaşmıyorsa,

-İş arkadaşlarıyla bir şey paylaşmıyorsa.

Bu yeni akım, pandemiden sonra değişen dünya sistemiyle birlikte çalışanlarla işverenler arasında karşılıklı anlaşma sürecini daha sürekli kılacak gibi görünüyor. Böylece iş kuralları karşılıklı olarak yeniden tartışılacak ve belirlenecek. Bu durumun yeni bir denge ve uyum aşamasına evirileceğini bekleyebiliriz. Biz de ilerleyen zamanlarda bu gerçek bir akım mı yoksa bir trend mi hep birlikte göreceğiz.

©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

dilara_duman
Kendini dönüştürme yolculuğunda, dönüşümün en etkin yolunun bilgiyi aktarmak olduğuna inanıyor. Çok satanlar listesinden inmeyen yazar ve kişisel gelişim duayeni Louise L. Hay’in geliştirdiği Heal Your Life eğitmeni. Felsefeyi de kişisel gelişim yolculuğunun bir parçası olarak görüyor.