Hayatın her alanında olduğu gibi, ilişkilerde de zaman zaman sessizlik çöllerine düşeriz. Bu çöller, çatışmaların görmezden gelindiği, sorunların halının altına süpürüldüğü, ancak içimizde birikmeye devam ettiği anları simgeler. Sessizlik, bazen bir mola, bazen bir kaçış, bazen de bir alarmdır. Peki, bu çölleri aşmanın ve ilişkilerde çatışmayı yapıcı bir sanata dönüştürmenin yolları nelerdir?
Çatışma Korkusu: Neden Sessizliğe Sığınırız?
Çatışma, çoğumuz için korkutucu bir kelimedir. Bazılarımız tartışmalardan kaçınır çünkü bu durumları sevgiye ve bağlılığa tehdit olarak görürüz. Ancak Brené Brown’un dediği gibi, “Gerçek bir bağ kurabilmek için savunmasız olmayı göze almalıyız.” Çatışma, doğru yönetildiğinde ilişkileri güçlendiren bir araçtır.
Sessizlik ise genellikle iki nedenle ortaya çıkar:
- Kaçınma davranışı: Çatışmanın kötüye gideceğinden korktuğumuz için kaçınırız.
- Kontrol arayışı: Sessizlikle karşı tarafı bir tür cezalandırma ya da manipüle etme yöntemi olarak kullanırız.
Her iki durumda da sonuç aynıdır: çözülmemiş duygular ve giderek derinleşen bir uçurum.
Yapıcı Çatışma Nedir?
Yapıcı çatışma, öfke ya da suçlama içermeyen, her iki tarafın da duygularını ifade edebildiği ve çözüm odaklı bir iletişim şeklidir. Klinik psikolog Dr. John Gottman, sağlıklı bir ilişkinin, çatışmanın yokluğu değil, çatışmanın nasıl yönetildiğiyle belirlendiğini söylüyor. İlişkilerde güven ve yakınlık, çatışmaların doğru şekilde ele alınmasıyla güçlenir.
Yapıcı çatışmanın temel unsurları:
- Şeffaflık: Ne hissettiğinizi ve neden hissettiğinizi açıkça ifade edin.
- Saygı: Karşınızdaki kişinin duygularını küçümsemeyin ya da yok saymayın.
- Dinleme: Karşı tarafın bakış açısını anlamaya çalışın.
Çölde İlk Adımı Atmak: Sessizliği Bozmak
Sessizliği bozmak zor olabilir. Ancak ilk adımı atmak için bazen basit bir “Sana nasıl hissettiğimi anlatabilir miyim?” sorusu yeterlidir. Karşı tarafın savunmaya geçmesini engellemek ve güvenli bir alan yaratmak için yumuşak bir dil kullanmak önemlidir.
Örneğin:
- Yıkıcı ifade: “Sen hep böyle yapıyorsun, benimle asla konuşmuyorsun!”
- Yapıcı ifade: “Son zamanlarda konuşmadığımızı hissediyorum ve bu durum beni üzgün hissettiriyor. Bunu konuşabilir miyiz?”

Gerçek Bir Örnek: “Tatlı Bir Tartışma”
Bir çift, uzun süredir sessiz bir şekilde birbirinden uzaklaşmaya başlamıştı. Sorunlarını çözmek yerine her ikisi de işlerine ve günlük hayata daha çok gömülüyordu. Bir gün, eşlerden biri şu cümleyi kurdu: “Birlikte olduğumuz zamanlarda telefonlarımızdan çok birbirimizle ilgilensek nasıl olur?” İlk başta bu cümle biraz savunma yaratsa da ikinci taraf sakinleşip şu yanıtı verdi: “Haklısın, bunu fark etmemişim. Nereden başlayalım?” Bu basit diyalog, sessizliği bozdu ve daha derin bir iletişimin kapısını açtı.
Çatışmayı Sanata Dönüştürmek İçin İpuçları
- “Ben” dilini kullanın: “Sen” dili suçlayıcı olabilir. “Ben üzülüyorum” demek, karşı tarafın kendini savunmaya geçmesini engeller.
- Empatiyi güçlendirin: Karşınızdakinin duygularını anlamaya çalışın. “Onun yerinde olsam ne hissederdim?” sorusunu kendinize sorun.
- Çözüm odaklı olun: Sorunu tartıştıktan sonra “Bu konuda ikimiz ne yapabiliriz?” diye sorun.
Çatışma, Bir Hediyedir
Çatışmalar, ilişkilerimizi yeniden inşa etmek ve daha derin bir bağ kurmak için bir fırsattır. Bu fırsatları yakalamak için sessizlik çölünde kaybolmak yerine, adım atmaya cesaret etmek gerekir. İlişkiler bir dans gibidir; bazen adımlarımız uyumsuz olabilir, ama bu, birlikte dans etmeyi bırakmamız gerektiği anlamına gelmez. Sonuçta, sevginin dili mükemmellik değil, samimiyet ve çabadır. Siz de sessizlik çölünü aşmaya ve çatışmayı bir sanat haline getirmeye var mısınız?
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.