Yoga

“Tantra bir olabilme halidir ve bu seks öğretisi değildir”

 

“Tantra bir olabilme halidir ve bu seks öğretisi değildir”

“Tantra Hinduizmin aktif dişil Tanrıça formu olan Şakti’ye bağlı bir koludur. Batılı ülkelerde ve batılı eğitimden geçmiş doğulularda büyük ölçüde cinsellikle ilişkilendirilmesine rağmen Tantra’da cinsellik son derece sıkı şartlara bağlı, Tantra’nın belirli bir kolunda uygulanan ve diğer tüm pratiklerle birlikte düşünülmesi gereken ritüelistik bir uygulamadır” Wikipedia Tantra’yı böyle anlatmış. Birçoğunuz belki bu öğretiyi duymadı bile ya da bilse de uzaktan baktı. Malum burası Türkiye; doğuyla batı arasına sıkışmış, bizi de hangi yöne bakarsak bakalım yanlış mı yapıyorum hissine sürükleyen bir ülke. Bu coğrafyada kadın olmak zor, kadın olmanın tadını çıkarmak ise çok daha zor. Tadını çıkartmak bir yana erkin hegemonyasında hayatta kalmak bile büyük mesele. “Bunca sorun arasında dert ettiğin konu bu mu?” diye sorabilirsiniz bana, açıkçası ben sordum. Evet, dert ettiğim konu bu benim; kadın olmanın tadını çıkarmak, kadınlık bilincime varmak, insan olmak mertebesine kadınlık bilincim üstünden ulaşmak. Tantra hayatıma girdiğinden bu yana ki çok az bir zaman aslında, bedenimle barışmaya başladım. İçimdeki kadın kendini hapsettiği karanlıktan çıkıp dans etmeye başladı benimle. Kadınlığımı nefeslerimle keşfettim, rahmimin yaratıcı enerjisini içimdeki yaşam enerjisini serbest bırakınca fark ettim. Hem kadın hem kendim olarak ayakta kalmayı yanlış anlamış olmanın verdiği çekingenlikle içimdeki kadına daha da çok sarıldım. Keyif almanın da ötesinde yaşamın yerkürenin görünmez bilgeliğiyle kadim kadınlık bilincim yeniden tanıştı. Dişil enerjimi tüm bu uyanışa uyumlayan ise Müge Tüzün oldu. Darga Academy bünyesinde yoga eğitmenliği yapan Tüzün yoga pratiğini Tantrik öğelerle birleştiriyor ve kadınların bu büyük önlenemez uyanışına katkıda bulunuyor. Müge Tüzün aynı zamanda farkındalık, ezoterik şifa ve enerji eğitmeni. Onun kadim kadınlık bilincini keşfetmesi ise hamilelik dönemine denk geliyor. Ben kadınlığımı ve yaşamla bir olma hazzını onun pratikleriyle fark etmeye başladım. Sanırım hayatımın en zevkli içsel yolculuğu olacak. Bu röportajı her birimizin bastırılmış kadınlık bilincinin çiçekler açarak rahimlerimizden taşması dileğiyle yaptım. Ülkemizde yeni yeni konuşulmaya ve uygulanmaya başlayan Tantra ile kaç yaşında olursak olalım küçük bir çocuk kalan ruhumuz iyileşecek bir yer bulur umarım.

Kadınlar kendilerini yeniden keşfettikleri, varoluşlarını sorguladıkları kadın olmaktan utanmamayı seçtikleri, ben de varım dedikleri bir dönemdeler. Sence bunun sebebi nedir? 

Çünkü kadınlar artık erkeklerle cinsellik konusunda eşit olduklarını görmeye tabularını yavaş yavaş yıkmaya başladılar. Öyle kodlarla yetiştiriliyoruz ki, ‘bedensel haz peşinde olan erkeğe ‘elinin kiri’ denirken, kadınlar için ‘hafif’ deniliyor. Artık kadınlar da toplum baskısını reddedip meseleye elinin kiri olarak bakmaya başladı.

Tantra kadınlık bilincinin arttığı bu dönemde sadece cinsellikle ilgili bir konu olmaktan çıkıp, yeniden farklı bir uyanışla gündeme geliyor gibi. Tantra nedir?  Sadece cinsel hazzı mı hedefler? Eğer öyleyse cinsel haz neden bu kadar önemli? 

Tantra; çoğu kişi tarafından bir seks öğretisi gibi algılansa da aslında felsefesinin sadece yüzde 5’i cinselliği içeriyor. Batılı kaynaklar bunu öyle yansıttığı için böyle bir algı oluştu. Doğulu kaynaklardan öğrendiğinde Tantranın kadim felsefesinin cinsellikle bir ilgisi olmadığını görüyorsun. Mesela evrende her şey eril-dişil formda. Bitkilerden tut, güneşe ve aya kadar. Güneş eril, ay dişildir örneğin. Bir arı bal yaparken bile çiçekle birleşiyor. Bir oluyor. Burada önemli olan bir olabilme hali. Ve bu seks öğretisi değil.

Bir elma düşün. Aldın, yıkadın, yedin bitti. Sonuca baktığında bir elma yedin evet. Şimdi bir de o elmayı kutsadığını, kabuğunda parmaklarını gezdirdiğini, gözlerini kapatıp kokusunu içine çektiğini, özenle yıkayıp, kuruladığını, o elmaya baktığında yaratıcıyı hatırladığını, tadını hissede hissede yediğini düşün. Bu bahsettiğim şey seks mi? İşte Tantra bunu hatırlatıyor. Bir olmayı, anda olmayı… Bu sebeple asıl amacı cinsel haz değil. O birliği partnerinle yaşarken, aslında evrenle birliği, yaratıcıyla bir olma halini hedefliyor. Evrenle bir olma halini de inzivaya çekilip deneyimleyeceğin çilekeş öğretilerin zıttı olarak, haz alarak da yapabilirsin diyor.

Tantra’ya kadınların yönelimi ne durumda? Kendileri için kadınlıklarıyla, cinsel hazla barışmalarını sağlayacak bu öğretinin farkındalar mı

Kadınların Tantra’ya ilgisi erkeklere göre çok daha fazla. Çünkü erkekler o elmayı hızlıca yemekten şikâyet etmiyorlar. Eril enerji sonuç odaklıdır çünkü. Elma yedim mi? Yedim. Fakat bizlerde sonuçtan çok an önemli. Bu anlamda kadınlar, özellikle bedenini fark etmiş kadınlar hazla barışmayı seçtiklerinde Tantra’ya daha çok ilgi duyuyorlar. 

“TANTRİK YOGA İÇİMİZDEKİ TANRIÇAYI UYANDIRIYOR”

Ben seninle tantrik yoga yaptığımda kendimi çok iyi hissediyorum. İçimde bir şeyler uyanıyor gibi oluyor bu salt cinsellikle ilgili de değil üstelik. Tantrik yoganın kadınlarda uyandırdığı, harekete geçirdiği şey nedir? 

Bunu duymak harika! Tantrik yoga genital bölgemizde birikmiş âtıl enerjiyi kullanmamızı, o bölgedeki çakraların dengeye gelmesini, cinsel enerjimizin harekete geçmesini sağlıyor. Hem zihinsel hem bedensel olarak rahatlıyoruz. Bu da içimizdeki Tanrıçayı uyandırıyor ve bu söylediğin gibi kesinlikle cinsel enerji değil.

“RAHİM ENERJİSİ EVRENİN MERKEZİNDEKİ ENERJİYLE AYNI!” 

Rahmin kutsal olduğu fikrine ki bu aslında yüzyıllardır var olan kadim bir bilgi, yeni yeni sahip olmaya başladım. Bu sadece ülkemizle alakalı bir durum mu? 

Anneannemiz annemize 5 aylık hamileyken, bizi geliştirecek yumurta annemizin yumurtasında mevcut. Bu demek oluyor ki; henüz annemiz bile doğmadan, anneannemiz, annemiz ve biz aynı bedendeydik! Bu da rahmin bilge ve kutsal enerjisine en önemli örnek. Beden kayıt tutuyor, atalarımızdan sadece saç rengimizi, göz rengimizi almıyoruz, bedenin kayıt tuttuğu her şey bize bu yolla aktarılıyor. Travmalı rahimlerin olduğu aile ve toplumlarda güvenden, bereketten, yaratıcılıktan bahsedemeyiz. Kadının rahim enerjisi evrenin merkezindeki enerjiyle aynı! Yaratım rahimde başlıyor ve bu söylediğim sadece dünyaya bir çocuk getirme yaratımı değil, tüm yaşamın yaratımı. Son yıllarda hepimiz öğrenmeye daha açık ve istekliyiz. Öyle olduğunda evren bilgileri de hazır olanların karşısına çıkarıyor.

“CİNSEL ENERJİYLE BARIŞIK OLMAK BEREKETİN AKMASI İÇİN BİLE ÖNEMLİ”

Kadınlığımla, cinselliğe bakışımla barıştırdı diyebilirim Tantra beni. Cinsellik bu kadar önemli mi? 

Kadınların cinselliğe bakışı deneyimlerine bağlı olarak şekillenebiliyor. Bazen hoş, keyifli, romantik olarak gelişirken, bazen travmatik şeyler yaşayan kadınların cinsellikten tiksinmesine kadar gidebiliyor.

Cinsellik doğanın bir parçası, elbette ki önemli bir enerji ama ondan daha önemlisi; cinsel travmaları, kadınlık yaralarını aşabilmek. 

Sonra cinselliği yaşamayı seçersin veya seçmezsin o ayrı. Ama o enerjiyle barışık olmak yaşam enerjisi ve bereketin akması için bile önemli.

Dişilik, kadınlık bilinci unuttuğumuz bir şey. Neden hatırlamalıyız? 

Aslında unutmadık, bastırdık.

Kadınların aktif olarak çalışma hayatına girmesiyle beraber, savaşta bizde varız demeye başladılar. Pantolon giymek, gömlek giymek, sonuç odaklı olmak, iş bitirici olmak, analitik düşünmek zorunda kalmak kadınlardaki eril enerjiyi fark etmeden yükseltti. Eril yükseldiğinde her şeyi yapabildiklerini gördüler. Bir süre sonra erkeğe de ihtiyaç duymadan yaşamını sürdürebilen kadınlar olmaya başladık. Bu tabii ki çok güzel fakat işte tam orada kadınlık bilincini unuttuk dediğimiz konu başlıyor. 

‘Seni eve bırakabilirim’ diyen partnere, “Kendim giderim” demeye başladık. Ben hallederimler çoğaldıkça dişil özümüzden uzaklaşmaya başladık. 

Kadınlık bilincimizi uyandırmak, arttırmak için neler yapabiliriz?

Kadınlık bilincinin artması konusuna gelirsek; önce kadının kendi kadınlığını kabul etmesi, onunla barışması gerekiyor. Ben genelde ayna çalışması yaptırarak başlıyorum öyle durumlarda.

Aynanın karşısına oturup, keyifli bir müzik açıp, tüm bedenini en az 5 dakika izleyebilmek… Sonra yavaş yavaş dakikayı artırıyorum. Kadınların  başlarda kendine bakmaya tahammülü bile olmayabiliyor. Böyle bir durum söz konusu ise kadınlık bilincini nasıl yükseltebilsin ki, kendi bedeniyle barışık değil henüz.

Ne zaman kendini bedensel deformasyonlarına rağmen kabul ediyor, izleyebiliyor, sonra sevdiği bir yağı bedenine sürme ritüeli başlıyor. Uzun uzun, meditasyon gibi kendi bedenini severek dokunmak yağ sürmekten kasıt. 

Sonra dilerse dans ritüeline başlıyor. 

En başında bedenine bakamayan kadın aynada kendini seviyor, yağını sürüyor en son dans edebiliyor. Her şey enerjiden ibaret o enerjiye geçtiğinde bilinç de otomatik olarak geçiyor zaten.

Cinsellikten zevk alma fikrinin bile aklımıza gelmemesi gerektiğini düşünerek büyüdüğümüz bir toplum burası. Sen Tantrik yoga yapma cesaretini nasıl buldun?

Evet ben de çoğumuz gibi kültürümüzün bize aktardığı tabularla büyüdüm. Benim bedenime bakışım 6 yıl önce anne olduğumda değişti. Hamileyken bedenimle, aslında bebeğimle konuşurken, doğumdan sonra da bedenimle konuşmaya devam ettim. Bedeninin de bir enerjisi var. “Bugün ne giymek istersin?”, “Bugün ne yemek istersin?”, “Bugün ne yapmak istersin?” gibi sorular soruyorum ona. 

Bedeninin farkına vardıkça ve ona yaklaştıkça bedeninle bağ kuruyorsun. O bağ sana ihtiyacın olan diğer şeyleri de göstermeye başlıyor. Tantrik yoga; bedenime enerjisel olarak iyi gelmeye başladığında neden başkasına da iyi gelmesin diye düşündüm. 

Çünkü sıkışmış enerji rahatlıyor, yaşam enerjin artıyor, yaratım enerjin güçleniyor, bereketin artıyor çünkü bedende hepsi aynı alanda. Tantrik yoga derslerimin sonunda bir kişi bile ‘Çok rahatladım’ dese ben onunla ‘bir’ hissediyorum. 

Mutlu oluyorum ve bir kadına daha dokunduğumu düşünüyorum ve bu çok kıymetli.

“KİM ANDA OLAN, GÖZLERİNİN İÇİNE BAKAN, RUHUYLA DOKUNAN BİR ADAMI İSTEMEZ Kİ”

Ama tabii ki bu tek başına olacak bir konu değil, erkeklerin durumu nedir sence? Tantra onlar için de bir çare olabilir mi? 

Erkekler cinselliği pornodan öğreniyor ve cinselliği kendisinden öğrenmeye çalışan kadınlara öğretiyorlar. Dolayısıyla genelde haz odaklı değil sonuç odaklılar. Oysa tantrik cinsellikte skor değil, tam tersi önemli. Ne kadar uzun süre partnerine hizmet ediyor ve sonuca koşmuyorsan o kadar iyisin!

Yapılan araştırmalara göre günümüzde erkekler 20-25 dk. boşalmadan ilişkiye girebiliyorlar. Oysa kadın daha yeni keyif almaya başlıyor. Yani biri düşüşe geçerken diğeri henüz yükseliyor. Bu da kadınları orgazm taklidi yapmaya, geceyi bitirmeye, ‘Ne yapalım bu gece de böyle olsun’ demeye itiyor.

Tantra’da erkekler cinsel enerjilerini yaşam enerjisine çevirmeyi, cinsel enerjiyi bedeninde tutabilmeyi, uzun süre ereksiyon halinde kalmayı, skorun değil anın önemli olduğunu öğreniyor. Hem de orgazmları gecikince yaşamları da uzuyor.

Çünkü kadim tantra öğretilerinde her boşaldığında aslında yaşam enerjini (chi) dışarı atıyor ve boşa harcıyorsun. Aynı hazzı aldığın halde neden bu sende kalmasın ki?

Tabii ki bu ikili ilişkilere de olumlu yansıyor. Kim bedenine saatlerce dokunan, anda olan, gözlerinin içine bakan, ruhuyla dokunan bir adamı istemez ki? 

 

©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Sinem Gündem
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünden mezun oldu. 22 yıldan bu yana televizyonların haber merkezlerinde çalıştı, haber programları çekti. En büyük tutkusu yazmak ve soru sormak.