Farkındalık

Vazgeçmenin özgürlüğü

Bugün vazgeçmek hakkında yazmayı çok istedim. Daha önce başka bir köşede bırakmak hakkında yazdığımdan acaba tekrar mı olur diye yazar hassasiyetimle kendimi de sorgulayarak üstelik. Sonra o küçük nüansı fark ettim yine. Beni okuyanlar farkındadır, kelimelerin derin anlamlarıyla bağ kurmayı ve yakın anlamlı şeylerin neden türetildiğini anlamayı özellikle seviyorum. Demek ki var olan yakın anlamlı kelime bir derdi anlatamıyor ki yepyeni bir kelimeye ihtiyaç duyulmuş diyorum kendi içimden.

Vazgeçmek de işte bırakmak tan oldukça farklıymış benim lügatimde. Fark ettim ve siz değerli okuyucularla paylaşmak istedim. Ama tabii yine bir Türk Dil Kurumu’na başvurmakta fayda var. Önce semantik olarak sonra da ruhsal olarak incelemelerimi paylaşmak isterim. Bırakmak kelimesinin tam otuz sekiz değişik kullanımı olduğu için benim bakış açıma göre iki kelime arasındaki kesişim anlam olan “Bir alışkanlıktan veya bir işten vazgeçmek” olanı önemsiyor ve vazgeçmek kelimesinin anlamlarını aşağıya sıralıyorum.

Vazgeçmek:

1. Kendi hakkı saydığı bir şeyi artık istemez olmak

2. Eskiden beri yapmakta olduğu bir şeyi artık yapmaz olmak:

“Ben bu sevdadan vazgeçmez iken / Gizli gizli haber salıp durmasın”

Halk türküsü

3. Niyetten veya karardan dönmek:

 “Günün bu son hazzını çıkarmadan ondan niçin vazgeçeriz?”

Abdülhak Şinasi Hisar

Tüm bu bilgilerden sonra burada pek de değinilmemiş olan birinden vazgeçmek kavramını masaya yatırmak istiyorum şimdi. Çünkü benim için kritik olan yer, birini ya da bir şeyi artık istemez olmak durumu. Belki de hayatta çok şans verenlerden ve fazla şefkatli olanlardan olduğum için burası dikkatimi cezbediyor.

Ne zaman kimlerden, nelerden, ne sebeple vazgeçiyoruz?

Benim adıma cevap çok basit: Ümit kalmadığında. Bir işin olacağına dair ümit kalmadığında, bir ilişkinin düzeleceğine dair ümit kalmadığında ve mevcut şartların beklentileri karşılamadığını fark ettiğimde, içinde bulunduğum şartlardan acı duyup, kendime saygısızlık boyutuna geçtiğimi anladığımda vazgeçiyorum ben. Kısacası hayatı zorlamayı bırakıyorum. Benim gibi asla vazgeçme mottosuyla büyütülmüşler için çok zordur aslında ama öğrenmişim ben de nihayet. Artık olmayacak dualara âmin de demiyorum, yürümeyecek işler, ilişkiler için gözyaşı da dökmüyorum. Müthiş bir olgunluk seviyesi ve özgürlük haliymiş bu. Ve aslında inanılmaz da sevgi dolu bir yaklaşımmış, çok yeni fark edebiliyorum.

Bir sürü spiritüel ders bırakmakla harmanlanmış öğretisiyle yıllarca bana bunu anlatmaya çalışmış ama ben tam da idrak edememişim çünkü günün sonunda ne o işlerden ne de o kişilere olan bağımlılığımdan vazgeçemiyormuşum. Herkesi sevmek ve iyileştirmek zorunda hissediyormuşum kendimi. Herkesin duygusunun sorumluluğu sanki benim üzerimdeymiş gibi davranıp en çok da kendime ceza çektiriyormuşum. Şimdi tabi ki her zaman olduğu gibi davranışlarından sorumlu bir birey gibi davranmaya devam ediyorum ama benim davranışlarımdan dolayı duygusal tetiklenmeler yaşayan insanların duygusu içinde boğulmamayı öğrenmişim. Çünkü onlardan vazgeçmişim. Bunu söylerken sevmekten vazgeçtiğimden bahsetmiyorum çünkü benim yolum çok sevgiye doğru. Yaratılanı severiz Yaradan’dan ötürü diyebilmek tüm niyetim.

Herkes, kendi istediği oranda dönüşür

Ama artık her yaptığımla takdir edilmek zorunda olmadığımı, herkesin beni sevmesini arzulamadığımı ve farklı her düşünceyi kabul edebildiğimi biliyorum. Sadece benim kişisel değerlerimi çiğneyen hareketleri sergileyen insanlardan vazgeçiyorum. Ne ben onları değiştirebilirim ne de onlar beni. Herkes kendi istediği oranda dönüşmeyi seçer bu hayatta. Ve kendimi sevdiğim için öz saygısı artmış bir insan olarak da çok haklı bir şekilde sınırlarımı keskinleştiriyorum. Bunun şefkat eksikliği olmadığını öğrenmiş olarak. Çünkü eskiden bu tarz inançlarım vardı. Halbuki vaktim, emeğim bunlar ne kadar kıymetliymiş ve bunu anlayabilenlerle yol ne kadar keyifliymiş de ben herkese her şeye yeteceğim diye kendimi ne kadar çok tüketmişim. Mükemmel biri olmaya çalışmanın acısını uzun yıllar kendime çektirmişim. Şimdi isteyen istediğini düşünebilir.

“Benim değerim kimsenin onayıyla ortaya çıkmıyor.”

Kendime olan sevgim ve inancım bunun kanıtı. Hayat için yapmaya çalıştıklarım ve kocaman kalbimle çok değerliyim. Ve haliyle ancak bu değeri onurlandırabilenlerle bir arada olabilirim çünkü kendim de böyle bir varlığım. İnsanların varlığını onurlandırmayı seven, güzel sözlerle güzellik yaratmak isteyen bir varlık. Kişilerin beni nasıl algıladığı tamamen kendi bakış açıları, inançları, bugüne kadar biriktirdikleri ve değer sistemleriyle orantılı olarak elbette ki değişiklik gösterecek. Buna da saygım sonsuz. Harmoni yakalayamadığım ilişki, durum, iş, organizasyon, ortaklık ve her türlü birliktelikten sevgiyle vazgeçmek mümkün. Ve hatta bu acı çeken herkes için çok büyük bir zafer, bunu anlamak lazım.

Vazgeçmek ve Teslim Olmak

Biliyorum ki anlaması da idrak haline sokması da oldukça güç çünkü ben yıllarca bunun içinde kaldım. Kimselerden vazgeçemedim. Olmayacak hayallerimi bırakamadım ya da sevmediğim halde uzun süre bir işte çalıştım. Hepsini ama hepsini defalarca deneyimledim. Şimdiyse vazgeçtim diyebilen bir insan olmanın özgürlüğüyle alnım dik, gururlu bir şekilde yürüyorum yolları. Benden özgürleştiği için mutlu olabilecek çok insan da tanıyorum üstelik. Onlar aynı oranda benden vazgeçebiliyor mu onu da bilmiyorum. Bununla ilgilenmiyorum da.

Özetle anlatması gerçekten zor bir konu olmakla birlikte, eğer egoların perspektifinden değil de öz benliğimizle olaylara bakabilirsek bu vazgeçme olayının (ilişkileri zorlamayı bırakmak, olmayan işleri yarım bırakmak vb.) akışa teslim olmak olduğunu çok iyi anlarız. Bu da en yüksek boyutta Yaradan’a teslimiyeti gerektirir. Belki de imanımız sınanıyordur tüm bu zorlu yollarda kim bilir? Benim gün sonunda bu büyük dersle en iyi öğrendiğim şey ise “Her şey olması gerektiği gibi olur, sen yeter ki iyi niyetini, emeğini koy ama olmayan yerde de teslim olmayı bil.” sözüdür.

Vazgeçilen şeylerin bir anda kendiliğinden olduğu veya düzeldiğine dair umudumu da korumayı istiyorum zira diğer türlüsü vazgeçtiğimiz kişi ve şeyleri değersizleştirmek olur ki bu bana göre değil. Ben herkes için en hayırlıyı dileyerek vazgeçiyorum çünkü biliyorum ki olan biteni kontrol edemem, hiçbir şey mükemmel değil ve ben Yaradan karşısında ancak onun izin verdiği ölçüde yaratım yapabilecek çalışkan bir kulum.

Tüm sevgimle,
Nihan


©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

nihan-uycan-ozen_
Yazar, sosyal girişimci…”Her yeni adımla kendine biraz daha yaklaşmış, yapmak istediklerini keşfetme yolunda ilerleyen bir ruh. Toplumda sosyal fayda yaratımını @kopruproject ile destekliyor.