Aktüalite

Mutluluk hem mavi hem yeşil Sinop’ta

Bir araştırmada, mutlu olduğunu beyan eden bireyler oranının en yüksek olduğu ilin %77,7 ile Sinop ilimiz olduğunu, mutlu olduğunu beyan eden birey oranı düşük ilimizin ise %42 ile Tunceli olduğunu okudum. Mutluluğun her an bireysel seçimlerimizle dıştan değil içten üretilen bir olgu olduğunu öğreten benim gibi bir farkındalık eğitmeni için okuduğum bu araştırmanın oldukça merak uyandırıcı olduğunu tahmin etmiş olmalısınız. Mutlu insanların şehri Sinop’u gezi listemize işte böylece almış oldum.

Ramazan Bayramı’nı fırsat bilip rotamızı Sinop’a çevirdik, otelimiz Beyaz Ev’in güler yüzlü ve dost canlısı personeli bizi kapıda karşıladı ve odamıza ayak basar basmaz bizi kucaklayan muhteşem Karadeniz manzarası tüm yol yorgunluğumuzu aldı. İsmi gibi bembeyaz yatak çarşaflarının arasına kendimizi bırakıp hafif bir şekerlemenin ardından kendimizi Sinop sokaklarına attık.

GÖLGE ETME BAŞKA İHSAN İSTEMEM

Anadolu’nun en kuzey noktası olan İnceburun’un (Lepke) doğu yönündeki Boztepe (Karapi) yarımadasına bağlanan berzah üzerinde kurulmuş Karadeniz’in en korunaklı iki limanına sahip Sinop kenti tarih boyunca doğu-batı sentezinin önemli temsilcisi olmuş.

Bir rivayete göre adını Asurluların Ay Tanrısı Siri’den alırken bir başka rivayete göre Amazon Kraliçesi Sinope’den bir başka rivayete göreyse denizden görünüşü ile suyun göğsü olarak Sine-i Ab’dan almış.

Antik çağın hiçlik kralı, diktatörlerin korkulu rüyası, dervişlerin önderi, lüks ve paraya esir olmadığı için Atinalıların köpek Diogenes dediği, Eflatun dahi zekasıyla baş edemeyince Çılgın Sokrates diye kendini avuttuğu, Büyük İskender’in sahibi olmadığı şeyleri vaat etme kibrine karşılık “Gölge etme başka ihsan istemem” diye ders veren Diogenes’in Sinop’tan olmasıyla, şehrin güncel mutluluk araştırmasında ilk sırada yer almasının, genetik hafızadan nasıl bir aktarımı olabilirdi? Acaba bu şehir gemiler kadar tarih boyunca içinde yaşayan insanların da sığındıkları bir liman mı olmuştu.

BU ŞEHİR İNSANLARIN SIĞINDIKLARI BİR LİMAN MI?

Otelimizin uçsuz Karadeniz manzarasını izlerken dinlediğim derin sessizliğin dakika dakika beni içine çektiğini fark ettiğimde bu şehir insanların sığındıkları bir liman mı? Sorusunun peşine düşersem, sanki şehrin sırrını çözecektim.

Ne yalan söyleyeyim tadilat sebebiyle kapalı olduğunu duyduğumda hayal kırıklığı yaşadığım Unesco Geçici eserler listesine alınan Sinop Tarihi Cezaevi şehrin en önemli kimliklerinden biri. Sinop kalesinin iç kale kısmında bulunan bina yaklaşık 10250 metrekarelik bir alan kaplıyor. 1887 yılından beri şehri çevreleyen Sinop Kalesinin iç kısmında kurulan cezaevi düşünmenin yüzyıllardır cezaya layık görüldüğü güzel ülkemin pek çok aydın kimliğinin esaretini tamamladığı yer olmuştur.

SİNOP CEZAEVİ’NDE KALAN ÜNLÜLER
Refik Halit Karay, Mustafa Suphi, Ahmet Bedevi Kuratn, Refik Cevat Ulunay, Hüseyin Hilmi, Burhan Felek, Osman Celal Kaygılı, Celal Zühtü Benneci, Sabahattin ALi ve Necip Fazıl Kısakürek hapis ve sürgün olarak burada, cezaevinde kalan ünlü isimler. Biz de içeri giremedik belki ama olsun; koridorlarında dolaşma fırsatım olmasa da karşımda duran yorgun yapının demir parmaklıklı pencerelerinin ardında Sabahattin Ali’yi gençliğimde Edip Akbayram’ın yanık sesinden dinlediğim “Aldırma Gönül” şiirini yazarken hayal edebildim. Denizin hırçın dalgalarının dalgakıran kayalıklara çarpmasını izlerken neden onlara deli dalgalar dediğini daha iyi anladım. Üstelik ben, ne zaman “bende hiç tükenmez bir hayat vardı, kırlara yayılan ilkbahar gibi, kalbim hiç durmadan hızla çarpardı, göğsümün içinde ateş var gibi” sözlerini duysam ilk aşkımı hatırlarım. Nerden geldiğine anlam veremediğim kalp çarpıntısı ve dilimde kalan acı, nahoş tat.
Sinop’un tarihi mimarisi Anadolu Selçuklu Devletinden günümüze Alaeddin Camii, Pervane Medresesi. MS 660 yılında Bizanslılar döneminde yapılan Balatlar Kilisesi günümüze kadar korunmuş eserlerden.

ŞİFALI KUMLAR
Geçtiğimiz yıl Ege sahillerimizde yaşadığım hayal kırıklığının aksine Sinopluların kumsallarına gösterdikleri özen yüreğime pek iyi geldi. Dünya üzerinde ender olarak karşılaşılan Karakum plajındaki kumun renginden dolayı güneş ışığını içinde hapsettiği ve diğer kumdan daha sıcak olması sebebiyle kemik hastalıklarına şifa olduğunu övünçle anlatan Sinoplular anlaşılan o ki bu kumun dertlere derman olduğunu deneyimlemişler.

Boztepe Burnu, Kumkapı gibi kuzeyin en yüksek ve uç noktalarını ziyaretimizin ardından Akliman’da durakladığımızda kalbim artık bu şehirdeki insanların neden mutlu olduğu sorusunun yanıtını bulmuştu. Fotoğraf karesine sığamayacak kadar güzel yeşil ve mavinin bu kadar ahenkle öpüştüğü yaklaşık 9 km uzunluğundaki bu kumlu sahili izlerken sanki romantik bir film setinde rolümün gelmesini bekleyen oyuncu gibi hissettim. Sıram gelecek ve doğaya olan aşkımı yüksek sesle tüm misafirlere haykıracaktım.

TÜRKİYE’NİN TEK FİYORDU HAMSİLOS KOYU
İşin doğrusu bu seyahatim öncesinde Türkiye’de bir fiyord olduğunu dahi bilmiyordum. Kültür bakanlığı tarafından sit alanı ilan edilen 3 tarafı ormanlık tepelerle kaplı bu yer Karadeniz’in uzantısından çok sakin bir gölü andırıyor. Hamsilos Milli Parkının unutulmaz güzelliğini hafızalarımıza işlerken, milli parkın içinde piknik ve kampçıların bıraktığı plastik atıklarla karşılaşmak benim için hiç sevmediğin bir tanıdığa rastlamak gibiydi. Ah insan, insan nasıl bu kadar çeşit çeşit olabiliyor? Oysaki hani Yaradan bizi nefsinden nef’s üfleyerek 7.günde kendini bilmek için yaratmıştı. Biz onun parçasıysak peki nasıl oluyor da onun yarattıklarına karşı bu kadar acımasız olabiliyoruz. Benim gözlerimin gördüğü, kalbimin titrediği güzellikleri bir başkası göremiyor.

Aklımda deli sorularla Türkiye’nin en kuzey noktası İnceburun’a doğru yola çıkıyoruz, yol boyunca gözümüzün alabildiğince uzanan ormanlık alanda normal olmayan bir şeyler var hissediyoruz. Ağaçlar… Sökülmüş toprak üzerinde yığınlar halinde bırakılmış ağaç köklerine anlam bulmaya çalışıyoruz. Hatırladığımız orman yangını yok bu bölgede, endüstriyel orman mı acaba? Aklımızda sorular, İnceburun’a varıyoruz.

Yöre halkı misafirperver ve konuşkan; hemen, yol boyunca gördüğümüz ormanlık arazileri soruyoruz, ne olmuş ola ki? Öğrendiklerimiz beni bir kere daha ailemizin naifliğini fark edip, şaşırtıyor. Nükleer santral yapılmak istenen alanın yanından geçmişiz; bir kere daha hayret ediyoruz, insan eli doğada nasıl böylesine bir yıkım ve katliama aracılık edebilir? Aklımızın, kalbimizin alamadığı bu bilgi, dilimize ağır geliyor susmayı tercih ediyoruz.

Benim film seti de benimle birlikte… Sanki birazdan bir Viking gemisi çıkıp da geliverecek diye bekliyorum. Fenerci’yi düşünüyorum ilk aşkıyla nasıl karşılaştı acaba? Kuzeyin bu en uç en ıssız sadece, yeşilin, dağın ve denizin buluştuğu bu yerde geceleri mum ışığının altında sevdiğine romantik şiirler okudu mu? Nasıl ısıttılar acaba yüreklerini?

SADECE İNSANLARA DEĞİL KUŞLARA DA LİMAN OLAN BİR ŞEHİR

Deniz suyu, hava ve güneşle bazı yüzleri safran rengi olmuş kayalara bakıyorum. Aklıma geliyor, bu yıl yeşil ve tonları moda olsun da görsün iç mimarlar, bu pantonede o tonları.
Sarıkum köyü gezimizin son durağı, Sarıkum Gölü ve Kuş Cenneti, kışın zorlu şartlarından bu köye sığınan binlerce kuş çeşidi bu köyü kendilerine sığınak yapmışlar.

Demek şehir sadece gemilere, insanlara değil kuşlara da liman olmuş. Gençliğimde sığınacak bir limanımın hiç olmadığını düşünürdüm; bu duygumu hatırladığımda burnumun direği sızlıyor ve ardından kalbimden kendime müthiş bir şefkat yayılıyor. Uzun zaman oldu, kendi kendimin limanı olalı, yıllar önce kendime sığınmayı keşfettiğimden beri ne kadar mutlu olduğumu bir kere daha hatırlıyorum. Belki de her Sinoplu kendi limanına sığındığından bulmuştur mutluluğunun sırrını…

Sevgili Mümkün okuru, bir gün benim gibi rotanızı Kastamonu, Sinop yönüne çevirmek isterseniz. Kastamonu Şeyh Şaban-Veli Hazretleri Türbesi, Boyabat Kalesi, Erfelek Şelalesi, Gerze, Sinop Kalesi, Sinop Hapishanesi, Sarikum, Karakum Plaji, Hamsilos Koyu ve Milli Parkı yöredeki mutlaka görülmesi gereken yerler. Bizim gibi yeme içme düşkünleri için @sinopornekmanti, @sinopnamlipide, @sarayrestoran, @sinopbeyazev, @sekercimehmetgurbuz, @pidex kaçırılmaması gereken lezzet durakları 

©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

sebnem-toker
Bournemouth College Büro Yönetimi mezunu. Yaklaşık 30 yıldır üst düzey yönetici asistanlığı yapıyor. 2002 yılından beri kendini kaşif olarak adlandırdığı yolun yolcusu… Yaşamın Direksiyonunda atölyesinin kurucusu ve Profesyonel Jungian Koç. Koçlukta Sanat Terapisi, NLP, metafizik, hipnoz ve Seraphim Blueprint uluslararası uygulayıcı eğitmeni.