SU GİBİ YAŞAMAK
Esenlik

Su gibi yaşamak

2008 yılında meditasyon yaptığım bir sırada kendime şu soruyu sormuştum: “Eğer insan değil de başka bir nesne olsaydım ne olmak isterdim?’’ Aklıma gelen ilk cevap, çiçek olmuştu. Çiçek yanındaki çiçeği aynı dalda barış içinde paylaşıyor, yaprağına saldırmıyor, güzel kokuyor ve kendine kızmıyor, yargılamıyor ve savaşmıyordu. Barış içinde ve harmoni ile doğasının içinde var oluyordu.

Bu 2024 yılının 2. gününde kendime gene bir soru sordum: “Yaşamda insan dışında modellediğin ne olabilir?” İçime gittim ve özüm ile bağ kurdum. Yanıt çabuk geldi: Su gibi olmak ve suyun akışını yaşamak isterdim. Bu yanıtın üzerine, suyu düşünmeye başladım.

Neden suyu seçmişti içimdeki bilge? Çünkü su bana zarafet, kolaylık, kararlılık ve alçak gönüllülükle dünyada nasıl hareket edeceğimi gösteren harika bir öğretmendi. Ve bu öğretmeni biraz daha yakından tanımaya karar verdim.

Suyu örnek almak

Nasıl su gökyüzünden düşer ya da dağların üzerindeki buz ve karlardan eriyerek akarsulara, denize karışırsa biz insanlarda dünyaya gelir ve hayatımıza başlarsak bir nehrin kendi sınırları içinde akışı gibi, kimliğimizi yöneten belirli tanımlayıcı özelliklerle doğarız. Sonra inançlarımız ile kimlik oluşturur ve daha da sağlam sınırlar hatta duvarlar öreriz. Ben denilen kimlik, doğar ve bütünden ayrılırız. Artık bir kimliğimiz vardır ve kendimizi bu kimlik ile tanımlar, sınırlarız.  Belirli bir zamanda ve yerde, ülkede, dinde, belirli bir aile içinde, belli yetenekler ve zorluklarla doğarız. Bu parametreler içinde bir nehir gibi, hayatta birçok dönemeç, engel ve zorluklarla karşılaşarak ilerleriz.

Bir nehir düşünün. Şelalede kırılır ve şelalede kırıldığında enerji kazanarak ilerlemeye devam eder. Bizde aynen şelalede kırılan su gibi kendi yaşam şelalelerimizle karşılaşır ve sert bir şekilde düşebiliriz. Su şelaleden düştüğü ve kırıldığı zaman bunu doğasının doğal akışı olarak görür. Üzülmez, küsmez, ağlamaz, depresyona girmez. 

Su, cesur bir şekilde hareket eder. Geriye bakmadan, şelaleye neden orada diye ve kendisine de neden düştüm diye kızmadan, yargılamadan akmaya devam eder. Kızmadan ilerler.

Su geçmişe takılı kalmaz. Kendisini yargılamaz, işini yapar ve akar. Aynı zamanda, dolması gereken bir boşluk olduğunda, su karanlıktan ve bilinmeyenden korkmak yerine alçakgönüllü ve cesur bir şekilde boşluğu doldurur.  Biz insanların, sudan alacağı çok dersi vardır. Suyu örnek alıp hayatımızın karanlık yönleri ve anılarımızla onlardan kaçmadan yüzleşebilir, sorgulayabilir ve geçmişe takılı kalmadan affedebiliriz.

“Ben de sudan ders alıyorum ve denize boşalan, deniz gibi kendinden daha büyük olan ile birleşmekten çekinmeyen, kimlik veya kontrol kaybından korkmayan, enerjisini katkıda bulunarak ve direnç göstermeden zarif ve alçakgönüllü bir şekilde sonsuzluğa doğru akan su gibi olmayı seçiyorum.”

Su, bırakma ve değişimi kucaklamayı da öğretir

Bireysel egomun ötesine geçerek her seferinde bütünün parçası olduğumu yaşamak için nehrin öncülüğünü takip ediyorum. Aynen suyun her engeli aşabildiği ve her ortama yargılamadan uyum sağlayabildiği gibi olmak benim özüm. Azim göstermesi, sürekli olarak akışını sürdürmesi ve hiç durmaksızın ilerleyerek engelleri aşması, bana yolculuğumda örnek oluyor Zihnimde suyu izliyorum ve engelleri aşmak için yollarını değiştiriyor ve olumsuz durumlara karşı esneklik gösteriyor. Su aynı zamanda bırakma ve değişimi kucaklama önemini de öğretiyor bana.

Su, öğretirken iyileştirir ve temizler

Bu yönleriyle su bana değerli dersler veriyor ve yaşamımın dayanıklı bir sembolü oluyor. Suyun yaptığı gibi bende aynı şekilde, bana hizmet etmeyen, eski alışkanlıklarımı ve sınırlayıcı inançları mı bırakarak büyüyor ve gelişiyorum. Su öğretmeye devam ediyor ve alçak gönüllük ve bağlılık duygusu ile kendimden daha büyük bir şeyin parçası olduğumu hatırlatıyor. Enerjimi ve yeteneklerimi koşulsuz olarak, çevreme hizmet vermeye ve katkıda bulunmaya davet ediyor.  Aynen suyun denizle birleştiği gibi, bende başkalarıyla bağlantı kurarak ve hizmet ederek tatmin buluyorum.

Su iyileştirme ve arıtmanın gücünü de temsil ediyor benim için.  Ruhumu ve bedenimi hem fiziksel hem de enerjik olarak temizliyor ve canlandırıyor. Beni metaforik olarak öz-yansıma, meditasyon ve içsel çalışmanın sularına daldırarak eski kalıplarımı çözdürüyor, duygusal yaralarımı iyileştirip zihnimi yeniden şekillendiriyor.

Özetle, su gibi yaşamak hayatın akışkanlığını kucaklamak, değişime uyum sağlamak ve zarafet ve alçakgönüllülükle akışta kalmaktır. Bize hizmet etmeyen şeyleri bırakmak, diğerleriyle bağlantı kurmak ve sürekli olarak evrim geçirerek büyümek, gelişmek için suyun özelliklerini benimsemek suretiyle, daha fazla dayanıklılık, bilgelik ve iç huzur ile hayat yolculuğunu daha iyi bir şekilde yönetebiliriz.

Sevgi ile!
Feza Karakaş
2 Ocak 2024, Berlin


©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Feza Karakaş
Sertifikalı The Work Kolaylaştırıcısı, FMK Bilgelik kurucu üyesi, eğitmen, yazar; koşulsuz sevgi, kabul ve akışa teslim olmanın yüceliğini heyecan ve merakla deneyimleyen sevgi eylemde yolcusu.