Yeşim Doğukan
Aktüalite Esenlik

Yeşim Doğukan: “Türkiye yakinda Avrupa’daki en rekabetçi wellness destinasyonlari arasina girecek.”

Günümüzde “iyi hissetmek” yalnızca sağlıklı olmakla sınırlı değil; bütüncül bir yaşam biçimini işaret ediyor. Wellbeing, bedenin ihtiyaçlarını gözetirken zihni sakinleştirmeyi, ruhu beslemeyi ve insanı doğayla yeniden buluşturmayı hedefliyor. Pandemi sonrası hızlanan bu arayış, artık tatil anlayışımızı da dönüştürüyor: Sadece görmek için değil, yenilenmek ve içsel dengeyi bulmak için seyahat ediyoruz.

Global raporlar, her yıl milyonlarca kişinin seyahat planına wellness ve wellbeing odaklı deneyimler eklediğini ortaya koyuyor. Türkiye ise hem eşsiz doğal kaynakları hem de kültürel mirasıyla bu alanda öne çıkan ülkeler arasında. Geleneksel hamam kültürümüzden termal kaynaklarımıza, Ege’nin dingin ritminden Kapadokya’nın büyüleyici atmosferine kadar her unsur wellbeing turizminin parçası olabiliyor. Peki, oteller ve turizm işletmeleri bu dönüşen beklentilere nasıl yanıt veriyor? İşte bu soruları Radisson Otel Grubu Bölge Pazarlama Direktörü Yeşim Doğukan’a yönelttik.

Well-being tanımı kişisel olarak sizin için neleri kapsıyor?

Benim için well-being; bedenin, zihnin ve ruhun dengede olduğu bir yaşam biçimi. Sağlıklı yaşam alışkanlıklarının yanı sıra; kaliteli uyku, doğayla bağ kurmak, tempolu iş hayatında kendine zaman ayırabilmek ve bu dengeyi sürdürebilmek well-being’in olmazsa olmazları. Ben de yoğun tempoda bile fırsat buldukça doğada vakit geçirmeye, açık havada yürüyüş yapmaya ve günlük rutinime hareket katmaya özen gösteriyorum. Bunun da hem bedenime hem de zihnime iyi geldiğine inanıyorum.

Son yıllarda ülkemizde ve dünyada WB turizmine ilginin arttığını gözlemliyoruz. Bu ilginin artmasının sebebini neye bağlıyorsunuz?

Pandemi sonrası hepimiz sağlığın ve iç huzurun değerini daha çok anladık. Artık insanlar sadece bir destinasyon görmek değil, orada yenilenmek, iyi hissetmek ve kendilerine yatırım yapmak istiyorlar. Ayrıca dijital dünyada sürekli maruz kaldığımız bilgi akışının ve hızın da insanları sadeleşmeye ve dinginleşmeye yönlendirdiğini düşünüyorum. Global Wellness Institute’un verilerine göre de bu eğilim çok net: dünya genelinde wellness turizmi yılda %7-8 bandında büyüyor ve pandemi sonrası bu büyümenin hızlandığı görülüyor.
Özellikle Z kuşağı ve genç Y kuşağı seyahat edenlerin %75’inin (Booking.com 2024 araştırmasına göre) artık sağlık ve iyi hissetme deneyimlerini seyahat planlarının bir parçası olarak değerlendirdiği belirtiliyor. Türkiye’de de bu talep artıyor; hem şehir otellerinde kısa süreli wellness deneyimleri hem de doğayla iç içe, sürdürülebilirlik odaklı tatil arayışı son dönemde çok belirgin şekilde öne çıkıyor. Biz de Radisson Otel Grubu olarak bu değişimi çok net görüyoruz ve gerek destinasyon seçimlerimizde gerek sunduğumuz hizmetlerde bu beklentiyi karşılayacak çözümler geliştiriyoruz.

Daha önceleri WB Turizmi denildiğinde akla Uzakdoğu gelirken, son dönemde birçok ülkede bu konu üzerine yatırım yapılıyor. Türkiye WB turizminde nerede?

Türkiye’nin çok güçlü bir potansiyeli var. Zengin termal kaynaklarımız, eşsiz doğal peyzajımız, geleneksel hamam kültürümüz ve doğayla iç içe yaşam olanaklarımız well-being turizmi için bize büyük bir avantaj sağlıyor. Bu anlamda Afyon, Yalova ve Pamukkale gibi şehirlerimizin termal turizm altyapısı yıllardır bilinir ve gelişmiş durumda. Son dönemde ise özellikle Bodrum, Alaçatı, Çeşme, Fethiye, Kapadokya gibi doğa ve deneyim odaklı destinasyonlarda wellness ve well-being odaklı butik otel ve resort yatırımları dikkat çekiyor. Ayrıca İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde de şehir otellerinde modern spa merkezleri, detox ve sağlıklı yaşam programları artarak çeşitleniyor. Türkiye’nin sahip olduğu otantik hamam kültürü de uluslararası turistler için önemli bir çekim unsuru olmaya devam ediyor. Bu kültürel mirasın günümüze modernize edilerek sunulması, Türkiye’nin farklı bir well-being kimliği oluşturmasını sağlıyor.

Biz de Radisson Hotel Group olarak bu fırsatı değerlendiriyoruz. Örneğin Radisson Collection Bodrum’da Ege’nin doğal ritmiyle uyumlu bir well-being deneyimi sunarken, Radisson Blu Hotel & Spa Tuzla’da şehirden kısa bir kaçış imkânı sağlayan kapsamlı bir spa ve wellness merkeziyle misafirlerimize dinginleşme alanı yaratıyoruz. Yakın zamanda açılan Radisson Blu Resort & Spa Korek Mountain otelimiz de, doğa ile iç içe, dağ atmosferinde kişiselleştirilmiş wellness deneyimi arayan misafirler için yeni bir destinasyon olarak öne çıkıyor.
Türkiye’nin bu alanda önümüzdeki dönemde Avrupa’daki en rekabetçi wellness destinasyonları arasına gireceğine inanıyorum; hem doğamız, hem kültürel mirasımız, hem de gastronomik zenginliklerimiz bu konuda bize büyük avantaj sağlıyor.

Bir şehir otelinin gerçek anlamda WB hizmeti sunması mümkün mü?

Kesinlikle mümkün. Özellikle şehir hayatının temposunda misafirler kısa da olsa kendilerine iyi gelecek deneyimler arıyorlar. Günümüzde iş seyahatleri veya kısa hafta sonu kaçamaklarında well-being ihtiyacı oldukça öne çıkmış durumda. Bu doğrultuda şehir otelleri de küçük ama etkili dokunuşlarla misafirlerine yenilenme ve rahatlama imkânı sunabiliyor.
Örneğin İstanbul’daki otellerimizde Boğaz manzarasına karşı yoga seansları, iş seyahatleri sırasında özel hazırlanmış sağlıklı yaşam menüleri veya mindfulness atölyeleri gibi hizmetlerle misafirlerimize bu anları yaşatıyoruz.

Bunun yanı sıra Radisson Blu Hotel & Spa Tuzla bu alanda oldukça kapsamlı bir deneyim sunuyor. Şehir merkezine çok yakın olmasına rağmen doğayla iç içe bir atmosferde konumlanan otelimiz, geniş spa alanı, termal su havuzları, kişiselleştirilmiş bakım ve masaj terapileri ve detoks programlarıyla İstanbul’da yaşayanlar veya kısa süreli konuklarımız için adeta bir şehirden kaçış ve yenilenme noktası haline geldi.
Şehir otellerinin bu tarz özgün well-being çözümleri sunduğu ölçüde, misafir beklentilerini karşılamakla kalmayıp, sadık bir misafir kitlesi de oluşturduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Yeşim Doğukan
Yeşim Doğukan

Siz WB hizmetlerinizi tasarlarken nelere dikkat ediyorsunuz?

Her şeyden önce bulunduğumuz lokasyonun ruhunu anlamaya ve anlatmaya  çalışıyoruz. Well-being deneyimi her destinasyon için farklı bir anlam taşıyor; bu nedenle tek tip bir yaklaşım yerine her otelin ve bölgenin dinamiklerine göre tasarlamayı önemsiyoruz.
Bir dağ  otelinde doğayla iç içe aktiviteler, yerel şifa ritüelleri ve kültürel unsurlar ön plana çıkarken; bir sahil destinasyonunda, açık hava aktiviteleri ve mindfulness temaları daha fazla öne çıkabiliyor.

Ayrıca birlikte çalıştığımız uzmanların kalitesi ve deneyimi bizim için çok önemli. Misafirlerimize uluslararası standartlarda, kişiselleştirilmiş ve samimi bir deneyim sunmayı hedefliyoruz. Örneğin Radisson Collection Hotel, Tsinandali Estate’te Gürcistan’ın eşsiz doğası ve tarihi bağlar içindeki konumundan ilham alıyoruz. Doğayla iç içe yürüyüş rotaları, açık hava yoga ve meditasyon seansları, spa ritüelleri, aromaterapi uygulamaları ve zihinsel rahatlamaya odaklı atölyeler ile misafirlerimize hem fiziksel hem de ruhsal anlamda yenilenme imkânı sunuyoruz. Tesisin geniş bahçeleri ve doğayla bütünleşmiş mimarisi de bu deneyimi destekleyen unsurlar arasında yer alıyor.

Öte yandan Radisson Collection Hotel, Bodrum’da Ege Denizi’nin doğal ritmiyle uyumlu olarak tasarlanan açık havada yoga seansları, kişiselleştirilmiş masaj terapileri, sağlıklı yaşam menüleri ve doğayla iç içe huzurlu atmosfer misafirlerimizin hem bedensel hem de zihinsel anlamda yenilenmelerini destekliyor. Otelin geniş açık alanları, deniz manzaralı terasları ve sakin doğal çevresi, well-being odaklı bir tatil deneyimi için ideal bir ortam sağlıyor.

WB aynı zamanda sadeleşmeyi de içeriyor ve sadeleşmenin içinde her anlamda tüketimi azaltmak var. Bu anlamda, WB turizminde kişileri tüketime özendirmeyen bir pazarlama stratejisi nasıl oluşturulur?

Well-being turizmi özünde sadeleşme, bilinçli tercihler ve anda olma üzerine kurulu bir anlayış. Dolayısıyla pazarlama stratejilerimizin temelinde de bu değerlerle uyumlu bir yaklaşım yer alıyor. Bizim için önemli olan; misafirlerimize kendileri için anlamlı, iyi hissettiren ve ruhlarına iyi gelecek deneyimler sunmak. Bu anlayışı pazarlama iletişimimize de yansıtıyoruz. Görsel dünyada yalın, huzur veren bir estetik kullanıyor, içeriklerde ise dinginlik, doğayla bağ kurma ve kendine zaman ayırma temalarını öne çıkarıyoruz. Klasik kampanya dili yerine, insanları tüketime değil deneyime, içsel dengeye ve sadeliğe davet eden bir ton kullanıyoruz.

Yeşim Hanım’a değerli paylaşımları ve ilham verici bakış açısı için teşekkür ederiz.


©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

ozlem-cetinkaya
Yaşam gözlemcisi olma yolunda bir yolcu. Yolculuğun her anında farkındalıkla deneyimin içinde kalabilmek, kalbini uyandırmak adına kullandığı araçlarını diğerleri ile paylaşmaya gönül vermiş bir elçi. Jaadoo İyi Yaşam markasının kurucusu. Yazar, yazar koçu, farkındalık ve şefkat eğitmeni.
Gizliliğe genel bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.