Nörobilim Uzmanı Dr. Joe Dispenza’yı Türkiye’de artık çok daha fazla insan tanıyor. Özellikle Placebo Sensin kitabı ile ülkemizde de ses getiren Dr. Dispenza benim de yakından takip ettiğim bir isim. Geçtiğimiz haziran ayında bir hafta süren ve Kanada’da yapılması planlanırken online olması sayesinde katıldığım konferansta kendisi de konuşmacıydı. Shaloha Productions tarafından düzenlenen etkinliğin orijinal adı Science and Spirituality Conference, yani Bilim ve Spiritüalite Konferansı. Dr. Joe Dispenza her zaman olduğu gibi burada da öyle çok ve detaylı bilgi verdi ki buraya hepsini aktaramıyorum. Ama satır başları bile ufkunuzu açacak.
“DIŞ FAKTÖRLERDEN BÜYÜK OLDUĞUNUZU ANLAMALISINIZ”
Dr. Joe Dispenza zirvenin ilk gün konuğuydu ve sözlerine salgın hakkında konuşarak başladı:
“Korona ister insan yapımı olsun, ister 5G’nin sonucu olsun, ister yarasadan geçmiş olsun, istersbirileri insan nüfusunu azaltmaya çalışsın, ister biyolojik silah olsun isterse de aşı ve ilaç satmak için olsun… ya da isterseniz var olduğuna hiç inanmayın ama şunu bilin ki bu eğitimin amacı dış faktörlerden nasıl daha büyük olduğunuzu anlamanızdır.”
Hepimiz bir yıldır büyük küçük tüm ekranlarımızın başında saatler harcayarak birilerinin beynimizde yeni inanç kalıpları kurmasına izin vermedik mi? Verdik. Dr. Dispenza’nın tüm derdi, tüm bu dış faktörlerin üzerine çıkılabileceğine daha çok insanı ikna etmek.
Daha önce kitaplarını okuyanlar, belgesellerini, hatta sadece Youtube videolarını izleyenler bilirler. Dispenza ısrarla şunu söylüyor:
“Aynı düşünceler hep aynı seçimlere götürür. Aynı seçimler aynı davranışlara götürür. Aynı davranışlar aynı deneyimleri yaratır. Aynı deneyimler aynı duyguları yaratır. Aynı duygular yine aynı düşünceleri yaratır. İşte biyolojiniz, kimyanız, hormonlarınız ve genetik ifadeniz ‘nasıl düşündüğünüze, nasıl davrandığınıza ve nasıl hissettiğinize’ bağlıdır ve bunlar da sizin kişiliğinizi oluşturur. Kişiliğiniz de gerçekliğinizi yaratır.”
EVHAMLANMA SAATİN GELDİ, BEKLEME YAPMA
Evhamlı düşüncelere kolaylıkla kapılan bir insanız diyelim. Bu döngüye bir kez kapıldıysak yıllar içinde artık evhamlanmamız için dışarıda bir şey olmasına bile gerek kalmıyor. Bedenimiz, evhamlı halimizin yarattığı kimyasal salgılara öyle bağımlı hale geliyor ki ortada bir evham tetikleyici yokken bile o karışımı salgılamaya başlıyor. O zaman da biz olduğumuz yerde evhamlı hissetmeye başlıyoruz. Bir şeye evhamlanmıyoruz aslında. Bir konuyu zaten var olan evhamımızın nedeni olarak seçiyoruz.
İstediğimiz kadar “olumlu düşüneceğim, artık şu sözleri söylemeyeceğim, şöyle davranmayacağım” falan diyelim, bir süre sonra en başa dönüyoruz. Beden resmen, “Tamam iki saat olumlu düşündün, konuştun, iyi de hissettin ama artık saatin geldi. Saat sekiz gibi evhamlanmaya başlaman gerekiyor!” diyor mesela. Bu aşamada bedenimiz aslında artık zihnimiz olmuş oluyor. Gel de bu hamster çemberinden çık. Neyse ki devamında haberler bu kadar kötü değil…
“Deneyimin kimyası duygudur” diyor Dispenza. Yani hayatınızda sağlık bolluk, iyilik, kariyerde yükselme, ilişki, mistik deneyim yaratmak istiyorsanız bunun bedeli duygudur. Beden ve zihin ancak duygu varsa birlikte çalışıyor. Bir deneyimi gerçekten yaşamış gibi duygusu ile birlikte görselleştirmeyi tekrar ederseniz, bir noktadan sonra nörokimyasal olarak bedenle zihni bağlıyorsunuz. Yani ikisi birlikte çalışıyor. Bunu ne kadar sık yaparsanız bir yeteneğe dönüştürüyorsunuz ve artık otomatik hale geliyor. O zaman siz artık bedeninizle zihninizi otomatikten çıkarıp onların master’ı yani yöneticisi olabiliyorsunuz. Ama tekrar etmezseniz o sinaptik bağlar zayıflıyor ve hızla kayboluyor. Yani yeniyi öğrenmek tekrar istiyor.
ATEŞLE VE BAĞLA
Dispenza’nın dediği gibi “fire and wire” yani ateşleyip bağlamak gerekiyor ki istediğiniz hal otomatik olarak hayatınızda var olsun. Bunu başarabilmek için en önemli şey ne yaptığınızın farkında olmak. Dispenza şöyle diyor: “Sabah uyanıp sorunlarınızı düşünmeye başladığınızda geçmişe bağlanırsınız. Geçmişte düşünürsünüz. Geçmişi hatırlarsınız. Bu anıların hepsi katalogda vardır. Mutsuz hissetmeye başlarsınız ve beden de geçmiştedir artık. Düşünceler zihnin, duygular bedenin dilidir. Nasıl düşünüp nasıl hissettiğiniz varoluş halinizi belirler.
Bilindik geçmişte çapalanmış halde yaşarsınız. Bu, koşulllanmış bir süreçtir. Ezberlenmiş duygu ile yaşarken beden bunun geçmiş olup olmadığını ayırt edemez. Kişi böyle hissettiği için hala aynı geçmiş deneyimi yaşadığını sanır. Mutsuzluğun duygusu bu arada daha kötü düşünceler üretir, daha kötü düşünceler daha kötü kimyasallar üretir. Nasıl düşündüğünüzden daha büyük hissedemez ve o duygudan daha büyük düşünemezseniz. Kuantum gerçeğine göre bu durumda geleceğiniz geçmişiniz gibi olacaktır.”
HEP AYNI ŞEYLER SONUCUNDA HEP AYNI KURBAN HALİ
Hep aynı çevre ve insanlar ile yaşamaya devam etmek de yine aynı düşünceleri ve duyguları tetikliyor. İşler iyiyken iyi, kötüyken kötü hissediyor ve sonuçta kurban olup çıkıyoruz. Özgür irade ise programı kendimiz yazabildiğimiz zaman söz konusu oluyor. Yani ne düşündüğümüzün ve nasıl hissettiğimizin farkında olarak… Düşünce elektriksel alan, duygu ise manyetik alan yaratıyor ve onların sonuçları deneyim olarak hayatımıza dahil oluyor. Peki ne deneyimlemek istiyorsunuz?
EVRİMLEŞMENİN FARKLI BİR TARİFİ
Bunu nasıl yönetebiliriz? Dispenza kitaplarında bunu çok detaylı anlatıyor ve yardımcı meditasyonların metinlerini veriyor. Web sayfasında meditasyonların ses kayıtları da var. Türkçe dublaj henüz yer almadığı için bildiğiniz yabancı dil kaydını satın alabilir ya da kitaptaki metni okuyup kayıt ederek kendi sesinizle her gün düzenli meditasyon yapabilirsiniz.
Daha da önemlisi, Dispenza’nın dediği gibi bu egzersizlerde ilerledikçe kalp ve beyin uyumlanacak ve artık bir şey talep etmek hale geleceksiniz. Esas hedef de bu zaten… Çünkü bir şey istediğinizde, bir şeyin yerini doldurmaya çalışıyor oluyorsunuz. Ama “tam” olduğunuzda ihtiyaç kalmıyor. O andan itibaren de aslında hediyeler gelmeye başlıyor.
Dr. Dispenza, “Yeni düşünceler yeni seçimleri yaratır. Yeni seçimler yeni davranışlar yaratır. Yeni davranışlar yeni deneyimler yaratır. Yeni deneyimler yeni duygular yaratır. Yeni duygular düşüncelerinize ilham olur. Bu evrimleşmedir” diyor.
Meditasyon deyince hala aklına mağaradaki keşiş gelenlerin güncellenmesinde fayda var. Meditasyonun bir teknoloji olduğu artık ispatlandı. Dispenza da “Bilim, mistisizmin modern sesidir” diyor. Meditasyon sırasında beyin dalgalarımız yavaşlamaya başlıyor, öyle bir noktaya geliyor ki bilinçaltı ile bilincimizin arasındaki duvar inceliyor ve bilinçaltı kalıplarımıza müdahale edebilir hale geliyoruz. Yüksek alfada ise bu neredeyse imkânsız. Kendimiz bilinçli sandığımız anlarda aslında yüzde 95 bilinçaltının kontrolü altındayız. Meditasyonda ise kontrol bize geçmeye başlıyor. Bu noktada yaratmak istediğimiz geleceğin duygusunu bedenimize öğretmemiz önemli. Dispenza soruyor: “Ortaya çıkmadan önce, gelecekte nasıl hissedeceğinizi bedeninize öğretebilir misiniz? Geçmişten kurtulup geleceği hatırlayabilir misiniz? Nörolojik olarak düşünüp kimyasal olarak hissedebilir misiniz?” Bunu yapabildiğimizde bedenimiz yani bilinçaltımız gelecekteki o ana inanmaya başlıyor. İnanmaya başladığında bedenin frekansları o halin yayınını yapmaya başlıyor ve gelsin eşzamanlılıklar, beklenmedik şekilde açılan kapılar… Aslında tek yaptığımız saf ve yükselmiş bir niyet ile sonsuz olasılık alanından o olasılığı çekip almak.. Ürettiğimiz düşüncenin ve duygunun frekansını kullanarak…
HER GÜN NASIL MEDİTASYON YAPACAĞIM?
En zor kısım hayata değişimi sokmakta. Bir gün önce yaptığımız seçimin aynısını yapmamakta. Yani “Ay nasıl yapacağım?” diye rahatsız olmak iyi bir şey aslında. Demek ki bir değişime adım atmak üzereyiz. Demek ki ortada bir bilinmezlik var, farklı bir şey yapmaya başlıyoruz. Bu adımı attıktan sonra devam etmemiz önemli yoksa beden yine kontrolü devralıp, “Hadi canım, iki gün meditasyon yaptın güzel ama şimdi hayatından şikayet etme saatin geldi, hadi bak burası ne kadar tanıdık, geri gel” diye çekiştirmeye başlıyor.
BAŞKASINA ANLATABİLECEK HALE GELENE KADAR ÖĞRENİN
Dr. Dispenza kitaplarındaki yönlendirmeli meditasyonları yapabilirsiniz ama öncelikle kitaplarını okumanızı öneririm. Dispenza, “Bu bilgiyi bir arkadaşınıza rahatça anlatabilecek hale gelene kadar bilgi ile iç içe olun, öğrenin” diyor. Anlattığınız kişi soru sorduğunda yanıt verebiliyorsanız olmuş demektir. Bilgiyi iyice öğrenmek, uygulamak ve sonunda olma haline geçmek… Nörolojik, biyolojik ve hormonal olarak değişim… Bütün mesele bu.
Meditasyonlar sırasında enerjinizi işten, eşten, çocuktan, paradan, yemekten ve benzeri her şeyden çekip kendi içimize yönelttiğimiz için eletromanyetik alanımızı genişletmeye başlıyoruz. Böylece bu maddeler bizim sahibimiz olmaktan çıkıyor, onlarla daha uyumlu bir hale de geliyoruz.
İNANSANIZ BİR GÜN BİLE KAÇIRMAZDINIZ
Ve ünlü bilim adamının su sözleri ile yazıyı bitirelim:
“Herkes dışardan biri ya da bir şey duygularını ve düşüncelerini kontrol ediyor sanıyor. Haberler, politikacılar, salgın, eşim, işim, trafik, çocuğum… Sizin düşüncenizi ve duygunuzu birinin ya da bir şeyin etkilediğini düşünmek sizi kurban yapar.
Kaçınız bu sabah uyanıp bilinçli şekilde bir gelecek yarattı?
Niye yapmıyorsunuz? Çünkü gerçek olduğuna inanmıyorsunuz.
İnansanız bir gün bile kaçırmazdınız.”
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.