Yazar: Sibel Ateş Yengin
Atma onar, tüketme üret, saklama paylaş!
İstanbul sokaklarında gezerken Yıldız Savaşları filminin kötü karakteri Darth Vader’la, dünyayı yok etmeye çalışan Marslı Marvin’le karşılaştınız mı hiç? Ya da 90’lı yılların unutulmaz karakteri Süper Mario’yla göz göze geldiniz mi?
Kırık dökük duvarların arasından fırlayan, doğalgaz kutularının üzerine tüneyen süper kahramanlar bir anda yolunuza çıkarsa şaşırmayın. Nasıl mı? Onaranlar Kulübü sayesinde… İşte şehrin sokaklarını, duvarlarını renklendiren Onaranlar Kulübü’nün kurucularından Doğukan Güngör’ün anlattıkları…
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Endüstri mühendisliğinden mezun olduktan sonra kısa süreli beyaz yaka olarak kurumsal iş deneyimlerim oldu. En son bir bankada işe başladığım gün istifa ederek kurumsal hayata veda etme kararı aldım. Pazarlama iletişimi yüksek lisansıyla bu alanda profesyonelleşeceğim bir kariyer tercih ettim ve arkadaşımın kurduğu bir teknoloji girişiminde yaklaşık 8 yıl marka yönetimi ve pazarlama iletişimi alanında yöneticilik yaptım. Bu 8 yıllık uzun kariyerin içinde işim dışında çeşitli girişimlerin kurulması ve olgunlaşması aşamalarında danışmanlık ve mentörlük yaptım. Ve son olarak ortağım Ufuk Emin Akengin’le yollarımız kesişti. Böylece Onaranlar Kulübü hikayesi başlamış oldu.
Nasıl oldu yollarınızın kesişme hikayesi?
Onaranlar Kulübü çekirdek ekibinin bir araya gelme hikayesi tamamen tesadüfi aslında. Tabii tüm hikâye Ufuk ve benim aynı şirkette çalışıyor olmamızla başladı. Dünya meselelerine aynı gözlükten bakabilmek, her birimizin sahip olduğu yetkinliği sosyal faydaya taşıma motivasyonu birlikte yol almamızı kolaylaştırdı. Onaranlar Kulübü fikri ortaya çıktıktan sonra takıma farklı zamanlarda katılan Cansu Gaytancıoğlu, Aytekin Gezici, Nilüfer Aksu ve Mervenaz Çiçekdiken’le bu motivasyonu daha da güçlendirmiş olduk. Bir araya gelmemiz de düzenlediğimiz etkinlik ve atölyeler sayesinde oldu.
HİKAYEMİZ DOĞALGAZ KUTULARIYLA BAŞLADI
Kulübü kurmanız için sizi adım atmaya iten ne oldu?
Hikayemiz sokakta aniden karşımıza çıkan ve kent hafızası ya da şehir dokusuna uyum sağlayamayan kent mobilyaları; telefon ve doğalgaz kutularına müdahale etmekle başladı. Düşünsenize kaldırımda yürürken bir anda karşınıza kocaman beyaz, üzerine reklam afişleri yapıştırılmış, koca bir metal yığını çıkıyor. Bunların mevcut altyapıda yerlerinin değiştirilmesi çok zor. O halde neden ileri dönüştürerek ya da hack’leyerek en azından göze daha hoş gözükmesini sağlamayalım ki? Ya da yağmurlu bir havada yürürken kaldırım kenarına açılan bir yağmur borusundan çıkan su neden paçalarımızı ıslatsın ki? Onlara birkaç ufak müdahaleyle dikkat çeken, eğlenceli dokunuşlar yapabiliriz. İç görü tamamen bu; sokaktaki deneyimimizi keyifli detaylarla iyileştirmek. Tüm bunları yaparken insanları da gönüllülük esasıyla projelere dahil etmek katılımcı ve kapsayıcı olarak yol almak kendi kentimize olan aidiyetimizi artırma isteğiyle doğru orantılı.
Bugüne kadar neler yaptınız?
Büyük küçük birçok proje fikrini hayata geçirdik. Kimi zaman sokakta insanların günlük yaşamına dokunan yerleştirme projeleri kimi zaman ise bir kamusal alan dönüşümüyle sosyal etkisi yüksek işler yaptık. Bununla birlikte dezavantajlı bölgelerdeki insanlarla sosyal uyum projeleri gerçekleştirerek, kapasite geliştirme eğitimleri ve atölyeleri düzenledik. İstanbul başta olmak üzere Eskişehir, Hatay, İzmir, Lüleburgaz, Ankara, Lyon, New York, Tiflis, Berlin’de büyük küçük uygulamalar yaptık.
2022 KAMUSAL ALANDA DÖNÜŞÜM YILI OLACAK
Sonraki projeleriniz ne olacak?
Sırada birçok proje var. Onaranlar Kulübü olarak bu projelerin sürpriz kalmasını istiyoruz şimdilik. Ama şunu söyleyebilirim ki 2022 kamusal alanda dönüşüm yılı olacak.
Sizi kimler destekliyor?
En başta gönüllüler tabii. 2500’ün üzerinde bir gönüllü ağımız var. Proje süreçlerinde açık çağrılarla dahil olan bu gönüllüler en büyük destekçilerimiz. Bununla birlikte hayalini kurduğumuz bir projenin gerçekleşmesi için markalar ve yerel yönetimler destek sağlıyor. Hemen hemen tüm belediyelerin dikkatini çeken hatta içinde olmak isteyeceği aksiyonlar alıyoruz. Bu bağlamda varlığımızın farkında olan belediyeler elbette destek oluyor.
Hepsinin tek bir amaç için çalıştığı bir model aslında çok da alışık olduğumuz bir şey değil. Onaranlar Kulübü olarak bunu başarmış olmanın gururunu yaşıyoruz.
Kulübünüzün sloganı nedir?
Atma onar, tüketme üret, saklama paylaş!
ONARMAK ÖNCE ZİHİNDE BAŞLIYOR
Bir röportajınızda “Zihinleri onarıyoruz,” demişsiniz. Bunu biraz açar mısınız?
En nihayetinde bizim için onarma faaliyeti önce zihinlerde başlıyor. Dikkat çekmek istediğimiz konularla ilgili insanların bilincinde farkındalık yaratarak başlıyoruz her işe. Bir insanın kendi kentine aidiyetini artırarak etkisinin ne olacağını gösterebilmek önemli. O etki ölçümünü yapabilen bireyin sosyal etki odaklı hareket etme bilinci gelişmiş oluyor. Bizim de yapmaya çalıştığımız herkese onaran gözlüğünü taktırmak ve çevresine o şekilde bakmasını sağlamak. Bunun da birinci adımı zihinleri onarmak.
“SİZ DE ONARANLARDAN OLUN”
“Bizim mahalleye de gelin,” diyenler oluyor mu?
Yaptığımız çoğu projenin gönüllü katılımcılığıyla ilerlemesine özen gösteriyoruz. Bu çoğu zaman fikrin gelişmesi, tasarlanması ve üretilmesi kısmında gerçekleşiyor. Uygulama kısmına gelince de kent sakinlerinin bize dahil olması çok muhtemel oluyor. Bir sokak duvarına bir işimizin yerleştirmesini yaparken çoğu insanın olumlu tepkileri ve hatta ikramlarıyla karşılaşıyoruz. Öte yandan “Bizim de evin şurası kırık, bahçenin kapısı bozuk,” gibi daha kişisel talepler de alıyoruz. Bizi mahallesine, evine, bahçesine çağıran insanlara siz de onaranlardan olun diyoruz! (Gülüyor)
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.