Kitap

Buyurun Anadolu Feng Shui’sine

Kedilerin uyuyacağımız odayla ilgisi ne? Şahperi Sofrası’nı yedi sene üst üste kurduğumuzda ne olur? Evlerimizde neden demir bulunmalıdır? Neden kurşun dökeriz? Barış Manço’nun şarkısında dediği gibi “Nane limon kabuğu bir taşım kaynarsa ne olur?”

Aslında hepsi kökenlerimizden, Anadolu’da kadim zamanlardan beri uygulanan ve ateşi hiç sönmeyen ritüeller. Gazeteci yazar Neslihan Perker bu kadim uygulamaları araştırarak bir kitap yazdı. Adı, Anadolu Feng Shui.

Anadolu’nun zengin coğrafyasında açan sonsuz çiçekleri yakından tanımaya ve evimizin bolluk ve bereketini arttırmaya ne dersiniz? Biz sorduk Neslihan Perker anlattı.

Anadolu Feng Shui – Neslihan Perker

Anadolu Feng Shui ne kadar güzel bir isim. Böyle bir kitap fikri nereden doğdu?

Yıllar önce Aktüel dergisinde muhabirlik yaptığım dönemlerde dünyayı bir “feng shui” akımı sarmıştı. Çok kadim bir öğretiydi, özellikle Secret (Sır) kitabının popülaritesinin ardından modern dünya ahalisi birden bu bin yıllık bilgilere ulamaya ve ritüellerini de uygulamaya başladı. Tabii feng shui de bundan nasibini aldı. İşte tam da böyle bir zamanda bir gün dergide konuşurken arkadaşlarıma yaptığımız bazı enerji çalışmalarından bahsettim. Aslında toplumumuzda uzun yıllardır farkında olarak veya olmayarak yaptığımız ritüeller vardı. Eski kökeni şaman olan biz Türklerin gelenekleri, İslamiyet’in kabulünden sonra sentezlenerek bugün hala süregelen biçimini almış. Tüm bu bilgiler sonucunda Anadolu’nun da bir feng shui’si var dedik ve içeriği oluşturduk. Yani aslında fikrin asıl kökeni, yaptığım haber dosyasıdır.

Nasıl bir hazırlık sürecinden geçtin bu kitabı yazmak için?

Öncelikle yapmış olduğum haberleri yeniden gözden geçirdim. Tabi o zamandan bugüne mevzu daha da popüler hale geldi. Toparladığım dokümanlara bazı yeni bilgiler ekleyerek içeriği son haline getirdim. Çok bilinmeyen bazı ritüellere de yer vermek istedim kitapta. Mesela kitapta yer alan ve senede sadece bir gün yapılabilen ve yedi sene tekrarlanması gereken dilek ritüeli “Şahperi Sofrası” gibi.

“SU NEREDEN AKIYORSA ONA İZİN VERECEKSİN.”

Biraz kendinden bahsedebilir misin? Gazetecisin, yazarsın, mizahçısın. İlk kitabın Fat Fatale’den sonra neden böyle bir kitap yazdın?

Gazeteciliğe 2002 senesinde Vatan gazetesinin hafta sonu ekler yayınlarında başladım. Ardından Akşam gazetesi Pencere eki, ALL, Aktüel, Seninle, Grazia, BW Türkiye gibi dergilerde editörlük ve yazı işleri müdürlüğü görevlerinde bulundum. Habertürk gazetesi hafta sonu eklerinde çalıştım. Fat Fatale benim ilk kitabım ve 2015 yılında yayımlandı. Ben yaşamdaki birbirinden farklı konulara çok ilgi duyan biriyim. Enerjiler, kadim öğretiler, mistik konular her zaman ilgimi çekti. Ben de bir romantik komedi kitabı olan Fat Fatal’dan sonra böyle bir kitap yazma hedefinde değildim ama bazen süreç sizin tahmin ettiğinizin dışında gelişmelere sebep oluyor. Su nereden akıyorsa ona izin vereceksin. Tabi bu, romantik komedi tarzında kitaplar yazmayacağım anlamına gelmiyor hatta bunun zamanı da geldi artık. Fat Fatale, devam kitabına açık bir sona sahipti. 2024 yılında inşallah serinin yeni kitabı gelecek.

Anadolu şamanik ritüel kaynaklarıyla dolu bir coğrafya, ama giderek biz unuttuk modern yaşam içinde bu ritüelleri, oysa farklı kültürlerden eklenen ne kadar çok ritüel var. Bu konuda neler diyeceksin?

Evet, öyle bir durum var. Çok fazla bilgi bombardımanın olduğu, her şeye çok hızlı şekilde ulaşılabildiği ve özellikle 10 yıldır çok eski olan bu öğretilerin, uygulamaların çok popüler olduğu bir zamandayız. Birçok kişi buna ihtiyaç duyup öğrenmek, bu bilgileri uygulamak istiyor. Yurt dışı kaynaklı çok fazla ritüel var. Feng Shui denilen bilgi de farklı bir coğrafyadandı ama tüm dünyada olduğu gibi bizde de çok ilgi çekti. Kaldı ki hakikaten çok kadim bir öğretidir, etkilidir ve kesinlikle konunun uzmanından danışmanlık alarak yapılması gerekir. Bizim topraklarımız inanılmaz sırlar, bilgiler, ritüeller barındırıyor. Bir kere binlerce yıl öncesinde şaman bir toplumduk. Dolayısıyla buradan bilinçaltı ve genetik kodlarımızda, sosyokültürel yapımızda bu inanış biçiminden gelen çok fazla şey var. Sonrasında gerçekleşen İslamiyet’in kabulü ise bambaşka büyük bir olay. Yıllar içerisinde hem semavi hem de semavi olmayan iki etkileyici inanış biçiminin karmasıdır Türkler. Haliyle o kadar çok geleneksel uygulamamız, henüz bilmediğimiz gizemlerimiz var ki. Anadolu Feng Shui’de de bunlara değindim.

ASIL MESELE KOŞULSUZCA İNANMAK

Sen kendi hayatında ritüel yapan biri misin ve neden?

Evet, sık sık. Ritüel bazen işin bahanesidir aslında. O uygulamanın illaki yıllara dayanan tecrübeyle sabit bir yapılış biçimi vardır ve sebepsiz de değildir. Ama aracıdır da. Önemli olan inanmaktır çünkü kalbin inanç sisteminin gücü, bu inancın yaydığı enerji çok güçlüdür. Yıllar sonrasında işte bu inanmak meselesine Secret falan dediler. Asıl mesele, koşulsuzca inanmaktır. Biraz klişe gelebilir fakat “çocukluğumuzda dileklerimiz hep gerçekleşirdi” deriz. O yıllar adeta büyülüymüş gibi hatırlanır. Aslında olan şey istemek, dilemek ve sonrasında bırakmaktır. Tüm bunlar olurken de enerjiyi tetikleyen bir hamlede bulunur ve bir objeyi kullanarak sembolizm gücünü aktive ederiz. Oradaki keramet bizim inancımızdır.

Ben de çocukluğumdan beri ritüel yapan biriyim çünkü oldukça gerçekçi ve paradoksları olan bu dünyada kendi gücüm olan inancımın enerjisini daha da aktif hale getirdiğimde, bu koşturma içerisinde bir mola verip “vahada yenileniyormuş” gibi hissediyorum. 

Geceleri neden aynanın üzerini örtmemiz gerekir?

Ayna, tüm kadim öğretilerde, mistik kaynaklarda yer alan, gizemli özellikleri olduğuna inanılan, pek çok olumlu-olumsuz ritüelde kullanılan ve boyut kapısı olduğuna inanılan objelerden biridir. Dolayısıyla eski Türkler de akşam olduğunda boyut kapısının ardındakiler yaşanılan mekanlara geçiş yapmasınlar diye geceleri aynaların üzerlerini örterlermiş. Gündüz için böyle bir şey yokmuş tabi ama hava karardığında mevzu değişirmiş.

Aynanın her şeyi büyüttüğü, genişlettiği, yansıttığı söylenir. Mesela çalıştığınız masanın karşısına ayna koyun. Yansımanız belki sizin daha çalışkan ve konsantre bir insan olmanıza vesile olacaktır. Aynı zamanda mekanlarda genişlik, derinlik algısı yaratır. Bu anlamda Uzak Doğu feng shui’si ile bizdeki ayna inanışı benzerlik gösterir çünkü geleneksel feng shui uygulamasında ayna çok önemlidir. Yatağın karşısına ayna koymayın tembelleştirir denir mesela. Bu anlamda bazı konularda tüm dünyanın kadim öğretilerinde aklın yolu bir.

Kedilerin uyuyacağımız odayla ilgisi ne?

Kediler manyetik alanı ve negatif enerjiyi çok iyi algılayan canlılardır. Türkler, Orta Asya’dan Anadolu’ya ilk geldikleri zamanlarda bir ev yaptıktan sonra bir kediyi evin içine bırakır ve kedi hangi odada uyursa orayı yatak odası yaparlarmış. Sebebi ise eğer bir kedi seçtiği odada uyuyorsa orası evin en huzurlu, enerji akışının olduğu mekân kabul edilirmiş. Uykuda insanların bilinç altı açıktır, yani dışarıdan gelen enerjisel etkilere de açık. Dolayısıyla huzurlu bir uyku hem fiziksel sağlık hem de ruh sağlığı açısından çok önemlidir.

Şahperi Sofrası’nı yedi sene üst üste kurduğumuzda ne olur?

Bolluk, bereket, şifa, mutluluk olur. Bu ritüeli, ben de kitabı yazarken öğrendim ilk defa. Diğer ritüellere hem benzeyen hem de benzemeyen tarafları var. Kuzenime, yazdığım kitabın içeriğinden bahsettiğimde bana kayınvalidesinin yıllarca yaptığı Şahperi Sofrası’nı anlattı. Çok ilgimi çekti, internette detaylarıyla ilgili bilgi yoktu ancak bazı yerlerde eskiden uygulanmış. Bu ritüeli senede bir kere sadece Recep ayının son çarşamba gününde yapabiliyorsunuz. Salı gecesi iki rekât namaz kıldıktan sonra, ertesi gün tutacağınız oruç için niyet edeceksiniz. Bu niyeti yaparken de “Şahperi aşkına yedi sene oruç tutup sofrasını kuracağım” diyeceksiniz. Ertesi gün de yapılacak ibadet ritüelleri ve sofra için gerekli olan yiyecekler ve gene sofrada yer alması gereken yedi adet çiçek var. Bir de iftar açılmadan önce, Şahperi’nin hikayesinin okunması gerekiyor. Bu hikâye kitapta yer alıyor. Bu ritüeli yapmaya karar veriyorsanız yedi sene üst üste yapmak zorundasınız. Yapanların dilekleri olmuş, öyle duydum.

Evlerimizde neden demir bulunmalıdır?

Demir, uzayda en çok bulunan elementlerden bir tanesidir. Gezegenimiz oluşurken maruz kaldığı meteor yağmurlarında, bu meteorların içinde bulunan demir metali çarpmalar sonucunda dünyanın yerkabuğunda var olmaya başlar. Demirin kullanımının geçmişi Mısır ve Sümer’e kadar gidiyor ki Eski Mısır’a ait M.Ö 3500 yıllarında demirden yapılmış boncuklara rastlanmış. Eski Anadolu’da da demir bulundurmak oldukça önemliymiş. Özellikle demir kapıların evlerin enerjisel anlamda da korunaklılığını da artırırmış. Demirin negatif enerjilere karşı koruyucu bir özelliğinin olmasından sebep yatağınızın altına bir demir parçası koyabilirsiniz. Çünkü demir, bilinçaltındaki negatifi de dengeleme özelliğine sahip. Mesela bebeklere takılan nazar boncuğunda maharet boncuktan ziyade, çengelli iğnenin materyalindeki demirde.

Gül kokusu ne işe yarar?

Gül, frekansı en yüksek çiçektir. 262 kilohertzlik titreşimiyle dünyayı, ruhu ve İslam inancında Hz. Muhammed’i temsil eder. Hatta dünyanın ve insan ruhunun da titreşimi 262 kilohertzmiş. Gülün kokusu beyninize olumlu sinyaller gönderir, sizi sakinleştirir, stres hormonunun salgılanmasını nötrleyerek dengelenmenizi sağlar. Eğer odanızda, balkonunuzda veya pervazınızda bu çiçeği besliyorsanız mekânın manyetik enerjisini de olumlu anlamda dönüştürecektir. Eğer gülü bir cam fanusun içine koyarsanız titreşiminin etkisiyle birkaç gün sonra fanusu çatlatabileceği söylenir. Tabii binlerce yıl öncesinde iç ve dış güzelliğe faydalarından da ötürü güzellik endüstrisinin de en kıymetli hammaddelerinden biri haline gelmiştir ve hâlâ da öyledir.

Hangi bitkiler tılsımlıdır?

Doğa büyük bir gizem. Tabiatta yer alan bitkilerin neredeyse hepsinin gerek enerjisel gerek fiziksel şifalandırma özellikleri var. Yani yeryüzünün toprağında boşuna oluşmamışlar. Bu soruya okurların da yararlanabileceği bir cevap vermek gerekirse bizde çok yaygın olan bazı bitkilerden örnekler verebiliriz:

Adaçayı yaşanılan mekânın negatif enerjiden arındırılması ve kendi auramızın nötrlenmesi için yakılır.

Üzerlik otu bedensel, mekânsal ve ruhsal sağlığa iyi gelir.

Ardıç otunun tütsüsü sinirleri yatıştırıp, depresif ruh halini dengeler.

Tarçın kabuğu zenginlik ve bereket içindir.

Çörek otu hem bereket hem de nazardan korunmak için yakılır.

Defne yaprağını yakmanın kişileri büyülerden koruduğuna inanılır.

Dağ kekiği rahat bir uyunmasını sağlar; günümüze kadar gelen söylentilere göre, kâbus görmeyi engellermiş.

Rezene, bulunduğumuz mekânı negatif enerjiden arındırır.

Fesleğenin mekanları koruduğuna inanılır.

Biberiye var olan negatif tüm enerjileri, pozitife dönüştürür.

Lavanta sakinleştirir, mutluluk hissini artırır, yastığınıza birkaç damla lavanta yağı damlatırsanız güzel bir uykuya dalarsınız.

Yasemin, pozitif enerjiyi artırır.

Kıvırcık nane şansı yükseltir, özellikle “yıldızım düşük” diyenlere kullanılması önerilir.

Eğrelti otunun ise uğurlu olduğu ve bereket getirdiği söylenir.

Yaşam alanlarımızda bolluk bereket için ne yapmalıyız?

Bir önceki soruda bahsettiğimiz tütsülerin yanı sıra, sembolizmden faydalanabiliriz. Fatma Ana’nın Eli dayanıklılığı, bereketi ve zor olan işlerin dahi kolaylıkla halledilmesi için kullanılan bir objedir. Karınca duasını mutfağa evin giriş kapısının üstüne asabilirsiniz. Aynı zamanda Ayetel Kürsi duasının da ev ve manyetik alanımız için çok büyük koruyucu özelliği olduğuna inanılır. Üzerlik tohumundan yapılan aksesuarları evin girişine, balkonuna veya mutfak kapısına asabilirsiniz. Ashab-ı Kehf’in duasının isimlerini duvara asmanın da bereket getirdiğine ve koruyucu olduğuna inanılır.

Hz. Süleyman Mührü çok güçlüdür; üzerinde taşıyana zenginlik getireceğini, şansının yükseleceğine, kısmetinin açılacağına, her türlü kötü olaydan korunacağına inanılır. Mutfak duvarına soğan, sarımsak, mısır asmak bereket getirir. Ev kapısına zeytin dalı, at nalı astığınızda ise evin bereketli ve korunaklı olduğu söylenir.

Kapının eşiği hep temiz olmalıdır. Mutfakta çeşitli bakliyatlardan bereket kaşığı yapıp duvar asabilir, bereket kavanozunu tezgahınızın köşesine koyabilirsiniz. Kaşık tahtadan, şişe ise camdan olacak unutmayın!

Nar bereketle özdeşleşen bir meyvedir. Her sene 21 Aralık’ta kapınızın eşiğinde nar yere atılarak kırılır. Etrafa saçılan nar taneleri gelecek kazancı simgeler.

Anadolu feng shui’sine göre bir evin huzurunu artıran ve bozan şey nedir?

Kırık eşyanız varsa hemen atın. Evde kırık eşya tutmak enerjiyi bloke eder. Vermeniz gereken kıyafetleriniz biriktiyse -ki bu başka eşyalar için de geçerlidir- muhakkak ihtiyaç sahiplerine verin veya verilecek durumda değillerse atın. Fazla olan şeyi asla evde tutmayın, yeni enerjiye yer açın. Evlerinizi sık sık havalandırın, özellikle de mutfağınızı evdeki rüzgârın akışı enerjiyi aktive eder. Eğer mutfağınız müsaitse pervazında veya balkonunda yeşil bitkiler yetiştirin onların canlı enerjisi mutfak için bereket ile eş değerdir. Malum mutfak, kiler Türk evlerinde çok önemlidir çünkü nimetin olduğu yerdir. Ekmek kırıntılarını çöpe atmayın, toplayıp kuşların yiyebileceği bir yere koyun. İçtiğiniz suyu televizyona yakın yerlerde tutmayın, hatta o suyu ayrı bir yere koyun güzel dileklerle kodlayın ve öyle için.

Yeni bir eve taşınırken ne yapmalı, neye dikkat etmeliyiz?

Günümüz şartlarında her zaman tam istediğimiz bir evi tutmak veya almak kolay değil ancak bazı anlar var ki çok da göz ardı etmemek lazım. Mesela bir eve veya iş için baktığınız bir mekâna girdiğinizde içinizde olumsuz bir enerji oluşuyorsa bunu görmezden gelmeyin. Diyelim ki tuttunuz, genel onarım veya boya badana yapılmasının ardından evin temizliği yapılırken adaçayı tütsüsü ile ortamı temizleyin, kapı girişini sirke ile silin. Eşyalar gelmeden önce sarımsak, tuz, şeker ve Kur’an-ı Kerim’i yüksek yerlerdeki dolaplardan birinin içine koyun.

Eve zorlu enerjili biri gelirse ardından ne yapmak lazım?

Yine tütsü yakın ki ortamın enerjisi temizlensin. Duş alın ve bu sırada avucunuzun içine birkaç kere döktüğünüz sirkeyi boynunuz, enseniz ve omuzlarınızın üzerine sürüp hızla akan suyun altında yıkanın. Tuz sabunları var, bunlar da bedeni nötrler. Bir kâseye de kaya tuzu koyun evin yüksek bir yeri veya köşesinde birkaç gün bekletin. Sonra o kabı alın, belki de kaya tuzu oldukça kabarmış olacaktır. Bu da “negatif enerjiyi üzerinde topladı” demektir.

Kurşun dökmenin anlamı nedir?

Evin ve bireysel olarak auramızın negatif enerjiden, nazardan, gözden arındırılması anlamına gelir. Hem kişilere hem de mekanların girişlerine dökülür.

Anadolu’da Hıdırellez dışında ritüelistik açıdan önemli günler var mı?

Daha önce bahsettiğim Şahperi Sofrası buna bir örnek. Bunların dışında cuma günleri için Seyyidü’l- eyyam yani “günlerin itibarlısı” denir. Pek çok ritüelde sela ile öğle ezanı arasında cuma saati olarak bilinen anda yapılır. Bunlardan bazıları, Dardar Baba Pilavı, Zekeriya Sofrası, Halil İbrahim Sofrası, Aceleci Bacı ritüelidir.


©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

kevser-aycan-saroglu
Kul, insan, kadın, gazeteci, yazar, editör, yazar kâşifi, rüya avcısı. Amerikan Dili ve Edebiyatı mezunu. Medya sektöründe çok uzun yıllar muhabir, editör, köşe yazarı olarak görev yaptı. Halihazırda büyük bir yayınevinde yayın danışmanlığı yapıyor. Kendisini ‘ebedi hayat öğrencisi’ olarak görüyor.