inaninca_hersey_mumkun_1_2
Deneyim

İnanan için her şey mümkündür

2012 yılıydı. Sevgili öğretmenim Vernon Frost etrafında çemberi oluşturduğumuz salonun ortasında, “Ben her birinize kendi gerçekliğinizde daha iyi versiyonlarınızı yaratabileceğiniz teknikleri öğreteceğim. Sizler kendi kendinizin daha iyi versiyonlarını yaratacaksınız” diye konuşmasına başlamıştı. Bu yıl Vernon’un Türkiye’de yapmış olduğu çalışmaların 20’nci yılı, bizim birlikte yolculuğumuzun ise 10’uncu yılı. Yine bir yatılı seminerde, bundan 10 yıl önce bir araya geldiğimiz ilk yatılı seminere katıldığım yerdeyim. Büyük Abant otelinin eğitim salonunda kocaman bir sevgi çemberi, çemberin etrafındaki güzel ruhların çoğunu tanıyorum. Birlikte çıkıyoruz merdivenlerden, pandeminin ardından ilk yüz yüze çalışmamda bu zincirin parçası olmak, o an kalbim şükranla dolup taşıyor.

Henüz 10 yıl süren yoldaşlığımızda Vernon her yıl ilk gün vermiş olduğu sözü tuttu ve her yıl dört gözle beklediğim seminerlerinde öncelikle kendi gelişmiş versiyonu ile bizleri kucakladı ve bize bilge şifacılığın kapılarını cömertçe açtı. Meditasyon ve derin meditasyon, kendimizi şifalandırma, şifaya aracılık etme, yaratıcılık ve daha nice konularda ben ve benim gibi pek çok öğretmene ilham oldu. Bizleri, dünyanın içinden geçmekte olduğu bu yeni haline aslında Vernon yıllar içinde yapmış olduğumuz çalışmalarda adım adım hazırladı.

İÇİNDEKİ IŞIĞI VE SEVGİYİ ONURLANDIRIYORUM

Vernon’la yola çıktığım ilk günü hatırladığımda içimdeki en büyük rahatlama duygumun günün sonunda, “Allah’la birlikte yürümeden yolda bir yere varmanın mümkün olmadığı” farkındalığına ulaşmış olmamdı ki bu benim için Yaradan’ın birliğine iman eden bir ruh olarak çok kıymetli bir bilgiydi. İçimde bir yerde onun olduğunu biliyordum ve onun beni sevdiğini, koruduğunu, her zaman elinin tam omzumun üzerinde olduğunu, nereye gitsem gölgem gibi benimle olduğunu biliyordum. Çözüm aradığımda içime bakmam gerektiğini çünkü içimde bekleyen Allah’ın istediğim yanıtları benim için hazırladığını biliyordum işte… Ve Vernon o gün benim bu bildiğim, iç güdü dediğim halin “sezgilerim” olduğunu bana öğretti. Yaradan’dan hepimize verilen en doğal armağanımızdı onlar, nasıl da mutlu nasıl da aydınlanmış hissediyordum. Her şeyden önemlisi tamamlanmıştım. Yeterince güçlüydüm ben ve bende olan her ne varsa diğer her şeyde de vardı. O zaman aslında zaman zaman kendimde bulamadığım çözümü dışardan aradığımda yine ondan istemiş oluyordum. “İçindeki ışığı ve sevgiyi onurlandırıyorum” ilk çalışma ödevimizdi ve hiç tanımadığın biriyle karşılaştığımda sessizce gözlerine bakıp bu cümleyi sarf etmenin yıllar içinde yüreğimi ne kocaman yapacağından habersiz başlamıştım ödevlerimi yapmaya.

Ne yaptığımın hiç önemi yoktu mesele ne olduğumla ilgiliydi. İşte bu farkındalık spiritüel yolculuğumda benim yaşamımın kendi direksiyonuna geçmemi sağladı. Diyebilirim ki belki de Yaşamın Direksiyonunda atölyemin temel tuğlası oldu. İçimdeki sevgi ve öz potansiyeli ben ortaya çıkarabiliyorsam herkes çıkarabilirdi ve ben dönüşüm yolculuklarında insanların kendi öz potansiyellerini keşfetmelerine yoldaşlık edecektim.

Vernon’la ilk yatılı seminerimden 10 yıl sonra bu yıl yine Abant’ta, “Yeni Dünyama Doğuş” konulu seminerinde tekrar bir araya gelmemiz; tesadüflerin olmadığı bir evrenin içerisinde 10 yıl önce doğduğum alanda tekrar dünyaya gözlerimi açıyor olmamın kalbimde yarattığı hınzır mutluluk ve heyecanla, çalışmalara çapkın bir tebessümle katıldım.

Dört gün boyunca tüm katılımcıların kendine otantik yolculuğundan hafızamda kalan en belirgin güzellik son gece Vernon’nun gözlerindeki mutluluk ve sevgi kıvılcımlarıydı; coşkuyla dans eden grubu izlerken mutlulukla etrafına bakıyordu ve ben bu kıvılcımları o kadar iyi tanıyordum ki…

Bu kıvılcım beni yıllar önce okuduğum İncil’den bir öğüde götürdü: “Sen Tanrı’nı tüm kalbinle, ruhunla, tüm aklınla seveceksin” İçimden kahkaha atasım geldi. Sevgili Vernon yine yapmıştı yapacağını; Kalp, Ruh, Güç, Akıl. Dört gün boyunca yine bizlerde birçok farklı şekilde tezahür eden Yaradan’la olan bağlantımızı güncellemişti. Kimimize kapıyı çalıp, kimimize renk olup, kimimize ışık olup, kimimize varlık olup etrafımızda dönen her birimizin içinde kendi ifadesini bulan Yaradan.

Bir kere daha emin olmak, deneyimlemek ne güzeldi.

Allah ile olan teması dışta yaratamazsın çünkü o senin içine doğru tezahür eder.

ALÇAK GÖNÜLLÜLÜKLE KALBİMİ KOYDUĞUMDA…

Yaptığımız çalışmalar bana bir kere daha içimdeki kibri, boş şeyleri ve kendimi oyalamayı bıraktığımda alçak gönüllülükle kalbimi koyduğum alanda öğrenmeye açık olduğum noktada ayaklarımın yere daha sağlam basmaya başladığını ve kararlı biçimde dengede kalabildiğimi gördüm.

Tek güç, tek zekâ, tek bilinç ulaşmaya çalıştığımız zirve işte bu “teklik” fakat burası öylesine bir “teklik” ki içinde senin tek olduğun ve sonra aslında birleşerek tek’leştiğin. Biliyorum, biraz kafa karıştırıcı. Şunu ifade edebilirim ki bir kez Yaradan’ın gerçek doğasını idrak edip onu ifade ettiğinizde bu tek’lik hali nefes almak gibi doğal bir şey aslında. Bu bende var, sizde de var. O ve onun gücüyle yemek yerken, nefes alırken, koşarken, doğada vakit geçirirken, iş yerinizde çalışırken devamlı temas halinde olduğunuz bir yer. Vernon, “Kalbinize akıllı sorular sorun, onu saçma sapan konularla meşgul etmeyin” diye bizleri uyardığında aklıma gelen ilk kelime ağır başlılıktı. Bence kalp yüksek sesle boş konuşmaları, lüzumsuz tekrar ve dramaları dinlemiyor. Bence bu nedenle kelimelerin gücü üzerine yüzlerce kitap yazıldı. Bu nedenle an’da ve akışta olmanın, transandantal meditasyonun mucizeleri anlatılıyor, yazılıyor, teknikleri aktarılmaya çalışılıyor.

İçimizdeki ağırbaşlı zarafetle, nazikçe kalbimizle bağlantı kurduğumuzda bence Allah bizi işitiyor. Onunla tek başımıza kaldığımızda kendi huzur alanımızda bağlandığımızda bize akan gücü, arzularımızın mucize dediğimiz yerden gerçekleşmesi… Bilinçli olarak bu iletişimi sürdürdüğümüzde ruhumuzun derinlerindeki o dingin ses aracılığıyla bizimle konuşması. Ben kendi yolculuğumda bunları deneyimledikçe sanırım giderek daha ağırbaşlı biri hale geldim.

İÇİMDEKİ YABANCIYI YANİ “KENDİMİ” TANIMAK

Kafamı karıştıran, göğsümü sıkıştıran beni sıkıntıya sokan tüm sorunlarımı bu sessiz zamanlarıma taşıdığımda yıllar süresince gördüm ki sorunlarımı çözemesem bile onları tanıdım kaynağına ulaştım. Boş yere mücadele verdiğim arenaları terk ettim. Çünkü yolun başında Vernon’un açtığı bu sessiz alanda en büyük şaşkınlığım içimdeki yabancıyı yani “kendimi” tanımak olmuştu. Bu yabancıya nasıl hâkim olmam gerektiğini yıllar boyunca çalıştım ve hala da çalışıyorum. Gerçek benliğimi bulma konusunda kendi kalbime kocaman bir şefkat öpücüğü konduruyorum, onunla tanıştığımızda en iyi dostumun, en bilge öğretmenimin, en güvenli danışmanın yine “kendim” olduğunu fark etmem uzun yıllarımı aldı, yaşadığım deneyimlerin kalbimden mi egomun zihnimde yarattıklarından mı olduğunu bilemediğim zamanlarım elbette oldu. İşte buralarda Vernon kalbimin sesini ayırt edip tanımayı bana öğretti.

Bu satırları yazarken şunu çok iyi biliyorum ki Yaradan bizim ruhumuzun içinde güç, zekâ, öz sevgi, bilgelik, gerçeklik olarak var ve o her birimiz aracılığıyla ya gerçek bir forma ya da ifadeye dönüşür.

Bu sonsuz zihnin parçası olan biz insan zihninin gücü karşısında eriyorum, zihnimde yarattıklarımın inançlarım tarafından belirlenecek olması beni hevesle “Yeni Dünyamı” yarattığım kapının eşiğine getiriyor. Vernon geriye doğru saymaya başlıyor 3-2-1…

Birkaç yıl önce Ausburg’da ziyaret ettiğim kilisenin duvarındaki yazıtı hatırlıyorum.

“O, imanınıza göre gerçekleşecektir’ ve “İnananlar için her şey mümkündür.”

Ben inanmayı seçiyorum.

©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

sebnem-toker
Bournemouth College Büro Yönetimi mezunu. Yaklaşık 30 yıldır üst düzey yönetici asistanlığı yapıyor. 2002 yılından beri kendini kaşif olarak adlandırdığı yolun yolcusu… Yaşamın Direksiyonunda atölyesinin kurucusu ve Profesyonel Jungian Koç. Koçlukta Sanat Terapisi, NLP, metafizik, hipnoz ve Seraphim Blueprint uluslararası uygulayıcı eğitmeni.