Toplumda kadınların ve erkeklerin belirli roller üstlenmesi gerektiğine dair yaygın bir algı var, kabul. Ancak bireylerin cinsiyetlerine dayalı olarak belirli davranışlar sergilemesi gerektiğini varsayan bu anlayış, birçok insan için kısıtlayıcı olabiliyor. Cinsiyet tepkisi (gender backlash), bireylerin toplumsal cinsiyet normlarına uymadıklarında karşılaştıkları olumsuz tepkileri ifade eden bir kavram. Bir kadın liderlik ettiğinde neden “fazla otoriter” olarak görülüyor? Bir erkek duygularını açıkça ifade ettiğinde neden “zayıf” olarak algılanıyor? İşte bu noktada cinsiyet tepkisi devreye giriyor.
Toplumsal cinsiyet, artık hepimizin bildiği ve ezberlediği gibi sadece biyolojik bir ayrımdan ibaret değil aynı zamanda bireylerin nasıl davranmaları gerektiğine dair katı normlar ve beklentiler içeriyor. Ancak bu normlar, sınırları aşan herkes için görünmez bir duvar oluşturuyor. Cinsiyet tepkisi, bireylerin toplumun kendilerine biçtiği rollere uymadıklarında karşılaştıkları olumsuz tutumlar, dışlanmalar ve hatta cezalandırıcı yaklaşımlar anlamına geliyor. Bu tepkiler, bireylerin kimliklerini özgürce ifade etmelerini zorlaştırırken, onları belirli kalıplara sıkıştırıyor. Kadınlar belirli bir “uyumluluk” çerçevesinde değerlendirilirken erkekler de duygusallıklarını veya bakım veren yönlerini sergilediklerinde eleştiriye maruz kalabiliyorlar. Bu durum, sadece bireysel özgürlüğü kısıtlamakla kalmıyor aynı zamanda iş hayatından aile ilişkilerine, sosyal yaşamdan psikolojik sağlığa kadar pek çok alanda derin etkiler bırakıyor.
KADINLAR İÇİN CİNSİYET TEPKİSİ: “FAZLA GÜÇLÜ” OLMANIN BEDELİ
Geleneksel normlara göre kadınlardan şefkatli, uyumlu ve destekleyici olmaları bekleniyor. Ancak bir kadın liderlik pozisyonunda bulunduğunda veya otoriter bir tavır sergilediğinde, genellikle olumsuz tepkilerle karşılaşıyor. Kararlı ve iddialı bir kadın, “fazla sert” ya da “agresif” olarak etiketlenebiliyor. Aynı özellikler bir erkek için “liderlik vasfı” olarak değerlendirilirken kadınlar için bu durum “uygunsuz” ya da “soğuk” bulunabilirken iş yerinde fikirlerini net bir şekilde dile getiren kadınlar, “zor insan” olarak algılanıyor. Erkek meslektaşları ise bu tarz bir tavırla “güçlü ve kararlı” olarak tanımlanıyor. Bu çifte standart, kadınların daha fazla mücadele etmesine neden olmasının yanında, kariyer basamaklarını tırmanırken kadınları da ekstra engellerle karşı karşıya bırakıyor.

ERKEKLER İÇİN CİNSİYET TEPKİSİ: DUYGULARINI GÖSTEREN ERKEK ZAYIF MIDIR?
Bizim gibi toplumlarda ve belki de genelde erkeklere yönelik toplumsal beklentiler, onların güçlü, rekabetçi ve duygularını kontrol altında tutan bireyler olmaları yönünde. Ancak, çocuk bakımına katılan, duygularını açıkça ifade eden veya geleneksel maskülen rollere uymayan bir erkek, toplumun katı bakış açısıyla karşılaşabiliyor. Duygusal yönünü gösteren bir erkek, “zayıf” veya “fazla hassas” olarak etiketleniyor. Çocuk bakımına aktif şekilde katılan bir baba, bazı çevrelerce “anaç” ya da “pasif” olarak görülebilirken maskülen normların dışına çıkan erkekler, çevrelerinden dışlanma, alay edilme veya küçümsenme riskiyle karşı karşıya kalabiliyor. Bu tepkiler, erkekleri belirli duyguları bastırmaya ve “güçlü” görünmeye zorlamıyor mu sizce de? Oysa duygularını sağlıklı şekilde ifade eden bir birey hem kendisiyle daha barışık olur hem de sağlıklı ilişkiler kurabilir.
CİNSİYET TEPKİSİ HANGİ ALANLARDA GÖRÜLÜR?
İş Hayatında Kadın Yöneticilere Yönelik Önyargılar
Kadın yöneticiler, erkek meslektaşlarına kıyasla daha fazla yargılanıyor ve aynı liderlik özelliklerini sergilediklerinde “fazla agresif” olarak etiketleniyorlar. Bu durum, kadınların liderlik rollerine ulaşmasını zorlaştırmakta ve mevcut pozisyonlarında sürekli olarak kendilerini kanıtlama baskısı hissetmelerine neden oluyor. Türkiye’de yapılan bir araştırma, kadın yöneticilerin karşılaştıkları engellerin ve önyargıların, ataerkillik ve “cam tavan” olgusu ile ilişkili olduğunu ortaya koyuyor. İş dünyasında egemen olan eril yapı, erkek egemen cinsiyet stereotiplerini üretmekte ve kadın yöneticiler, erkeklere nazaran daha duygusal ve daha az nitelikli görülüyor. (Newslab Turkey, 2023).
Benzer şekilde, Eagly ve Karau’nun (2021) çalışmaları, kadın liderlerin, erkek liderlere kıyasla daha az yetkin algılandığını ve liderlik pozisyonlarında bulunduklarında daha fazla eleştirildiğini gösteriyor. Korn Ferry Enstitüsü’nün 2022 araştırmasıise, kadın yöneticilerin duygusal zekâ açısından erkek yöneticilerden daha yüksek puan almasına rağmen, karar alma süreçlerinde daha fazla yargılandığını ortaya koyuyor.

Siyasette Kadın Siyasetçilere Yönelik Eleştiriler
Kadın siyasetçiler, erkek rakiplerine göre daha fazla eleştiriye maruz kalırken liderlikleri daha fazla sorgulanıyor. Rudman ve Phelan (2020) tarafından yapılan bir çalışma, kadın siyasetçilerin toplum tarafından erkek siyasetçilere kıyasla daha az güvenilir görüldüğünü ve liderliklerinin daha sık eleştirildiğini ortaya koyuyor. Benzer şekilde Türkiye’de 2020 yılında yapılan bir araştırma, haber sitelerinde kadın siyasetçilerle ilgili haberlerin içerik analizini yapmış ve kadınların siyasette ne kadar var olduklarını ve medyada nasıl temsil edildiklerini incelemiş. Bu çalışma, kadın siyasetçilerin medyada daha az yer aldığını ve varlıklarının topluma yeterince yansıtılmadığını gösteriyor. (Dergipark, 2021).
Birleşmiş Milletlerin 2022 Küresel Cinsiyet Eşitliği Raporu’na göre de kadın liderler siyasette hâlâ yeterince temsil edilmiyor ve kadın siyasetçilerin aldığı eleştirilerin büyük bir kısmı cinsiyetçi kalıplara dayanıyor. Özellikle sosyal medyada kadın siyasetçilerin görünürlüğü arttıkça maruz kaldıkları saldırılar da artabiliyor.
Sosyal İlişkilerde Erkeklerin Duygusal İfadelerine Yönelik Algılar
Erkeklerin duygusal ifadeler göstermesi, maalesef bizim toplumumuz dahil hâlâ birçok kültürde olumsuz bir algıyla karşılanıyor. Vandello ve Bosson (2013) tarafından yapılan klasik çalışma, erkeklerin toplumsal cinsiyet normlarına uymadıklarında maskülenliklerinin sorgulandığını ortaya koymuş. Türkiye’de yapılan güncel bir araştırma da erkeklerin toplumsal cinsiyet rollerinin, flört şiddeti ve bağlanma kaygısı aracılığıyla öz şefkat düzeyi üzerindeki etkisiniincelemiş. Bu çalışma, geleneksel erkeklik rollerinin benimsenmesinin, erkeklerin duygusal ifadelerini kısıtladığını ve bu durumun öz şefkat düzeylerini olumsuz etkilediğini gösteriyor. (Sobibder, 2022).
2023 yılında Harvard Business Review’de yayımlanan bir araştırma, erkeklerin duygularını açıkça ifade etmeleri durumunda iş ortamlarında güvenilirliklerinin ve liderlik becerilerinin daha az kabul edildiğini gösteriyor. Aynı araştırma, kadınların ise empati gösterdiklerinde liderlik yetkinliklerinin daha olumlu algılandığını ortaya koymuş.

TOPLUMSAL CİNSİYET KALIPLARINI AŞMAK MÜMKÜN MÜ?
Cinsiyet tepkisi, bireylerin potansiyellerini tam anlamıyla gerçekleştirmelerini engelleyen büyük bir bariyer. Hem kadınlar hem de erkekler, bu görünmez duvarlarla mücadele ederken toplumsal normlar tarafından şekillendirilen kısıtlamalar içinde sıkışıp kalabiliyorlar. Ancak bu kalıpların değişmesi mümkün. Cinsiyetçi söylemlere karşı çıkmak ve toplumda yaygın olan kalıpları sorgulamak, değişimin ilk adımı. Ayrıca, kadın ve erkek rolleri üzerindeki baskıları fark edip bireyleri belirli normlara hapsetmek yerine, onların özgürce kimliklerini inşa etmelerini desteklemek gerekiyor. Elbette eğitim ve farkındalık çalışmalarıyla da yeni nesillerin bu kalıpları içselleştirmeden yetişmesi sağlanabilir.
Cinsiyet tepkisini kırmak, sadece bireylerin özgürlüğünü artırmakla kalmaz daha adil, eşitlikçi ve sağlıklı bir toplumun da temelini oluşturur. Ve bu temel, hepimizin ayaklarının yere sağlam basabilmesinin de ön koşuludur.
Kaynakça
- Eagly, A. H., & Karau, S. J. (2021). Gender and leadership: The role of social roles in leadership evaluations. Journal of Applied Psychology.
- Heilman, M. E. (2001). Gender stereotypes and workplace bias. Psychological Review, 87(3), 56-67.
- Korn Ferry Institute (2022). Women in Leadership: Challenges and Competencies.
- Rudman, L. A., & Phelan, J. E. (2020). The Double Bind of Female Leaders: Damned if You Do, Doomed if You Don’t. Psychological Bulletin.
- Vandello, J. A., & Bosson, J. K. (2013). Precarious manhood and its links to masculine identity threats. Journal of Personality and Social Psychology, 105(5), 921-940.
- Newslab Turkey (2023). Türkiye haber medyasında kadın ve liderlik. Erişim linki
- Dergipark (2021). Kadın siyasetin medya temsili. Erişim linki
- Sobibder (2022). Toplumsal cinsiyet rolleri ve öz şefkat ilişkisi. Erişim linki
- Harvard Business Review (2023). Emotional expressions and gender perceptions in leadership.
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.