“Hayatın her anı aslında bir meditasyon, önemli olan mindere oturuyor olmak değil. An’da olduğunu fark etmek, bu fasulye ayıklarken de böyle, eşsiz bir manzarayı izlerken de öyle” diyor meditasyon minderleri tasarlayan Deniz Ceylan…
Halkla ilişkiler, reklamcılık gibi iletişim alanlarında hizmet vermiş kişilerin yaşamı ve yaşam amacını daha çok sorguladıklarını düşünüyorum. Belki sürekli olarak iletişim halinde olmaların, belki sorgulamalarından bilemiyorum ama tanıştığım pek çok kişisel gelişim uzmanı, farkındalıkla ilgili çalışmalar yapan kişiler hep geçmişinde iletişimin izlerini taşıyorlar. Deniz Ceylan’ın da halkla ilişkiler kökenli olması işte bu yüzden beni hiç şaşırtmadı. Sjorinn, üç yıldır “kendi alanını yarat” mottosu ve meditasyon minderleriyle, ruhumuzla yaptığımız keşif yolculuklarına ev sahipliği yapıyor. Markanın Instagram hesabı ise markanın annesi Deniz’e dair pırıl pırıl ipuçları taşıyor: “Mesele meditasyon yapmak değil. Mesela dolu dolu yaşamak… Kalbimizi tıkayan şeyleri bırakmak ve insan hayatımızın kırılganlığını, güzelliğini kurcalamak…” Hem markayla hem de Deniz ile yakından tanışmak istedik. Ortaya da bu zengin röportaj çıktı.
Kişisel farkındalık yolculuğunuzdan söz edebilir misiniz?
Bundan beş yıl önce farkındalık yolculuğumun başladığı yerin aslında, çocukluğuma ait anılarda saklı olduğunu fark etmiştim. Çocukluğum Karadeniz’de küçük bir sahil kasabasında geçti. Burada doğayla vakit geçirmekte özgürsünüzdür. Mevsimleri fark edersiniz, tohumun ekildiği günün aslında çiçek açmanın güzelliğini deneyimlediğiniz gün olmadığını, çünkü o küçük fidenin büyümeye hazırlanması için zaman, enerji ve beslenmesi gerektiğini öğrenirsiniz. Hepimizin aslında bir bütün olduğunu ve yaşamlarımız içinde birbirimizle bağlantıda olduğumuzu henüz bu çocukluk yaşlarımda fark etmiştim.
Hayalim; çocukluğuma dair nefesimi kesen, bana ışık tutan, eşsiz anılarımı içinde barındıran bir marka yaratıp, bunu güzel ruhlara sahip insanlarla, sevgi dolu bir enerjiyle paylaşmak ve bunu içimde her geçen gün büyütmekti. Farkındalık yolcuğumu bu benzetmeyle anlatmayı gerçekten çok seviyorum. Biz meditasyon minderlerimle birlikte bir balinanın sırtında, bulutların peşinde bir yolculuğa çıktık. Bu, görselleştirme olarak da düşüncelerimde hep bu şekilde. An’ın akışında farkındalıkla, şefkatle ve sevgiyle; paylaştığımız, keşfettiğimiz, şükrettiğimiz, ürettiğimiz, hissettiğimiz, güçlü bağlar kurarak cesaretlendiğimiz bir yolda ilerlerken, birlikte büyüyoruz. Her yeni güne minderlerimin üzerinde “günaydın” diyorum. Bu pratiğime sabah rutinimde yer vermek benim hayatımda inanılmaz bir iyileşme ve kendime mucizevi bir dönüşüm yarattı. Ama yine de hep söylüyorum; hayatın her anı aslında bir meditasyon, önemli olan mindere oturuyor olmak değil. An’da olduğunu fark etmek, bu fasulye ayıklarken de böyle, eşsiz bir manzarayı izlerken de öyle. Orada, o anda olmak. Sjorinn Istanbul ile üç yılı aşkın bir süreyi geride bırakırken, beraber çıktığımız bu yolculukta, kendi içimde de ektiğim tohumları filizlendirme yolculuğum devam ediyor. Bugün birlikte geldiğimiz bu alanda, bizim bu yolculuğumuza eşlik eden birçok güzel kalple tanıştık. İnsanların kendi dönüşündeki farkındalık yolculuğuna eşlik ederken, güçlü bağlar kuruyoruz. Bu iş yapıyor olmanın ötesinde bambaşka bir duygu.
Minder fikri nasıl doğdu?
Uzun yıllar PR sektöründe farklı markaların iletişim süreçleri konusunda çalışırken onların hikayelerine ortak olmak bana hep kendi markamın hayallerinin kapısını araladı. Hepimizin yoğun iş temposunda kendimize ayırabilecek özel zamanı/alanı yaratmakta ne yazık ki zorlanıyoruz. Bir çoğumuz, iş ve ev arasında sıkışan, sadece hayatın akışında oradaki hiçbir güzelliği görmeden sürüklenen yaşamlardayız.
Hayat benim için de tam da böyle akıp giderken, biraz durup bakmak istedim. “Gerçekten ben ne istiyorum ve bu yoğun tempodaki insanların neye ihtiyacı var?” diye düşündüğümde aslında hepimizin kendine ait özel bir alanı olması gerektiğinin farkına vardım. Bu süreçte meditasyonla tanıştım. Kendi iç denizimde kendimle ilgili birçok yeni dönüşüme kucak açarken, aslında dünyadaki değişimin de ancak kendi içimizden başlayabileceğine inandım. Ve bunu insanların hayatlarına nasıl entegre ederim diye düşündüğümde minderler ortaya çıktı.
Sjorinn’in anlamı ne ve neden bu ismi seçtiniz?
Sjórinn’in (Siyorin olarak okunuyor) anlamı İzlandaca, “deniz” demek. Kendi iç̧ denizimde yaşadığım tüm duygu ve düşünceler hayata geçirdiğim bu markada olsun istedim. Neden İzlandaca diye sorarsanız; doğduğum gün aileme babamın Karadeniz’de eşine ender rastlanan kocaman bir balık (morina balığı) tutmasıyla büyük bir hediye vermişim. İsmim bu yüzden Deniz, balıktan eve döndüğünde de denizde olsun diye…Doğduğum gün bütünleştiğim, beni cesaretlendiren bu büyük balık, hikayemdeki pusulam. Dünyanın en büyük balıkları olarak bilinen balinaların bu yolculuğumda bana rehberlik etmesini istedim. Balinaların başkenti olarak tanımlanan bölge İzlanda… Kendi farkındalık yolculuğum da babamı kaybettikten sonra başladı. Sjórinn ve onun bir kuyruğun peşindeki hikâyesi, kendi hikayeme ortak oldu.Bu hikâyeye doğduğum topraklardan da doğal bir ürün eklemek istedim. Yüzmeyi ilk öğrendiğim, eşsiz renkteki yeşille mavinin buluştuğu bir Karadeniz koyundan aldığım doğal deniz kumu taneciklerini minderlere ekleyerek, tüm bu denizde başlayan hikayemle, meditasyon pratiğinizde somut dünya ile aranızdaki bağ̆ olmak istedim.
Kendine ait bir alan yaratmak sizce neden önemli?
Çünkü iç huzur ve minnettarlıkla dolu bir güne uyandığınızda, bilgelikle benliğinizi yeniden keşfetmeniz için gününüze ışık tutup, kalbiniz, hisleriniz ve ruhunuzla olan bağı güçlendirmeyi arzu ettim. Enjoy your Journey diyerek tasarladığım ürünlerin, güzel kalplerin kendi dönüşümündeki farkındalık yolculuğuna, keyifle, rehberlik etmesini umut ettim. (Öyle de oldu) “Kendinize ait özel konfor alanınızı yaratın” mottomuzu sıklıkla söylüyorum. Bu alanın; an’a akışında, ilhamla bütünleşmek için kendi iç denizinizi yeniden keşfettiğiniz bir alan olmasını diliyorum. Hayatın her anının meditasyon olduğu farkındalığıyla, bu alanda tamamen, an’da kalabileceğiniz, farklı hobi ve aktivitelere de yer açmanızı öneriyorum. Müzik dinlemek, günlük tutmak, kitap okumak bazen de hiçbir şey yapmadan sadece durmak gibi…
Gerçek hikayeleri olan, insanlar için gerçek ürünlere inanıyorum. Dikkatli ve bilinçli tüketimi, yaşam tarzına entegre eden bir nesle hizmet etmeyi hedefliyorum.
Bu süreçte zorlandığınız şeyler oldu mu? Nasıl üstesinden geldiniz?
Son zamanlardaki tüketim kültürüne karşı niyetim; amacı olan ürünler tasarlamak. Bu ürünlerin görsel olarak bir çekiciliği olsa da en önemlisi aslında onların nasıl kullanıldıkları. Gerçek hikayeleri olan, insanlar için gerçek ürünlere inanıyorum. Dikkatli ve bilinçli tüketimi, yaşam tarzına entegre eden bir nesle hizmet etmeyi hedefliyorum. Yani aslında dünya hepimize biraz kırgın ve onu iyileştirmek hepimizin görevi. Daha az tüketen, gerçekten sadece ihtiyacı kadarını alma/tüketme farkındalığıyla müşterilerime hizmet ediyorum. Benden ikinci ya da üçüncü minderini almak isteyenler var ve gerçekten soruyorum “Siz zaten satın aldınız, bir ikinciye gerçekten ihtiyacınız var mı?” Ayrıca ürünlerin sürdürülebilir olarak uzun yıllar kullanımını sağlamak için, kılıf ve iç dolgu değişimi de yapıyorum ki yenisini almak yerine var olanı yenileyelim. Hepimizin doğada “bir ve eşsiz” olduğuna inanıyor ve doğanın, insan eliyle oluşturulan her şeyin aslında gerçek ilham kaynağı olduğunu biliyorum. Bu anlamda temel motivasyon kaynağım; doğal, bitki bazlı ve sürdürülebilir geri dönüşümü destekleyen malzemeler kullanmak. Tüm bunları tasarlamak ve üretmek aynı zamanda ulaşılabilir kılmak zorlandığım en büyük alan aslında. Burada bizim dışımızda dünyadaki ekonomik dalgalanmalar lokal üreticiliği ne yazık ki zorluyor. Dünyanın farklı noktalarından birçok insanla ürünlerimizi tanıştırma hayali ve tüm üretim sürecinin çok daha kolay olacağı bir zamana inancımla, bu sürecinden üstünden gelmeye çalışıyorum.
Instagram hesabınızda ürünün ötesinde farklı bilgiler de paylaşıyorsunuz ve bunları okumak çok keyifli. Bu fikir nasıl ortaya çıktı?
Aslında Sjórinn’le oluşturmak istediğim; “Günlük rutinde yer verilen meditasyon pratiği; zengin bir iyileştirici ve dönüştürücü güce sahip. Bu yüzden meditasyonun sağladığı faydalardan yararlanmak için pratiğinizdeki istikrar ve düzen büyük önem taşıdığını anlatmaya çalışıyorum. Pratiğinizi bir rutin haline dönüştürmek istiyorsanız, kendi farkındalığınızla özgürleşebildiğiniz, zihninizi, bedeninizi ve ruhunuzu iyileştirebildiğiniz, kendinize ait, özel konfor alanınızı yaratmanızı öneriyorum. Sizi davet eden, özel bir alan yaratmanız, teşvik edici olabilir. Hatta gününün en keyifli anına, kaçmak yerine iple çektiğiniz bir aralığa dönüşebilir.”
Ayrıca; tasarladığımız ürünlerle ya da yazdığım, paylaştığım içeriklerle, birçok insana ilham olurken, aynı zamanda meditasyon pratiğini ve farkındalığını deneyimlemeleri için de cesaretlendirmek istiyorum! Burada en güçlü hissettiğim yer aslında tam da yine kendi iç dünyam! Sosyal medyada planlı bir akışta içerik yazmıyorum. Ben Deniz olarak o an ya da o gün kendime hangi soruları soruyorsam tam da bu alanlarda içerik yazıyorum ve kimler benimle bu duyguları yaşıyor fark edip, yalnız olmadığımı hissediyorum.
Favori ürününüz hangisi ve neden?
Tasarladığım ürünler arasında bir seçim yapmak gerçekten çok zor. Her biri bambaşka hikayelerle, dokunuşlarla ortaya çıkıyor. Ana ürün kategorisi minder setleri tabii ki ilk göz ağrım. Ancak farklı kişi ya da markalarla beraber de ortak ürünler çıkartmayı seviyorum. Bu yolculukta, birlikte hayal etmenin ve üretmenin gücüne tutkuyla inanıyorum.
Markanızın hedef kitlesi kim? Neden sizi tercih ediyorlar?
Hedef kitlemizin lokal olgusunu içselleştirmiş kişiler olduğunu düşünüyorum. Bunun nedeni ise elinin uzandığı, sürecini takip edebildiği kendisine ve yakın çevresine dokunan ürünleri tercih eden kullanıcılar. Sadece bizim mağazamızda değil her yerde alışveriş yapmadan önce aldıkları ürünle ilgili kendilerine belirleyici sorular sormayı alışkanlık haline getiren kişiler olduğunu düşünüyorum. Biz siparişlerimizde alttaki notu bir kart olarak paketlerimize ekliyorum ve lokal üretime daha fazla dikkat çekmek istiyoruz.
“Lokal üretimi desteklemek, yaptığınız veya satın aldığınız her şeyle ilgili kendinize karşı sert olmakla ilgili değildir, mümkün olduğunda yerel olanı göz önünde bulundurmak ve mümkünse yerel olanı tercih etmekle ilgilidir. Bu, küçük çocuklara ekstra bir sevgi göstermek ve ne kadar küçük olursa olsun, her satın alımın fark yaratacağını bilmekle ilgilidir. Ve sevginizi göstermekle de ilgilidir. Yeni keşfettiğiniz işletmeleri ve yetenekleri ya da hali hazırda ürünlerini hayranlıkla kullandığınız yerel markaları paylaşmakla ilgilidir. Çünkü keşfettiklerinizi başkalarının da deneyimlemek isteyebileceğini fark etmekle ilgilidir. Yerel işletmeleri desteklemenin yeni bir trend ya da gösterişli bir heves olmadığını bilmekle ilgilidir. Bu işletmeleri sadece bugünlerde değil her gün desteklediğimizden emin olmamızla ilgilidir. Her yaptığınız/yapacağınız küçük alışverişi bu bilinçle yaptığınızda, büyük bir fark yarattığınızı lütfen unutmayın.”
Yakın dönemde yeni projeleriniz var mı? Kendine alan yarat mottomuzla bu alana hizmet edecek ürünler geliştiriyoruz. Yakın zamanda bu alanı dışarıya taşıyacak ürünler geliştiriyoruz. Bununla beraber Sjorinn’le güçlü bağlar kuran kişilerin her zaman üzerinde taşıyabilecekleri, bu aksesuarlardan beslenebilecekleri ürünler yeni üretim planlarımız arasında.
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.