Esenlik

Ne zaman iyileşiriz?

“Ne Zaman İyileşiriz?” Studio Canlı’nın kurucu ortağı ve Mindfulness Academy’nin kurucusu Erhan Ali Yılmaz’ın ilk kitabı. Kitabın içinde Yılmaz’a zor zamanlarında iyi gelmiş 100 bakış açısı var, üstelik Cin Ali çizimleriyle. Mindfulness kavramıyla da yeni tanışacaklar için iyi bir mini giriş kılavuzu diyebiliriz. Bu 100 bakış açısından mutlaka bazıları sizin de hayatınızda ufak bir hatırlatma olacaktır.

Erhan önce seni tanımakla başlayalım röportajımıza. 

En kısa haliyle ben bir memur çocuğuyum. Babam astsubay, annem ev hanımı. Pek çok yerde yaşadım, büyüdüm, farklı okullara gittim. Sonra merakımdan dünyayı gördüm, farklı ülkelerde yaşadım. Oralarda reklamcılık yaptım. Gemide çalıştım, Amerika’da, Letonya’da, İsveç’te, Ukrayna’da çalıştım. Eğer içinde bulunduğum yerden artık bir şey alamıyorsam benim için yol başka yere doğru gidiyordur. Yıktım ve yeniden inşa ettim. Gerçekten hayatım böyle geçti. En son reklamcılık yaparken stresten dolayı hayatımda sağlık sorunları yaşamaya başladım. Bir boyun ameliyatı geçirdim ve boynuma platin taktılar. Doktor ile konuşurken doktor stresini azaltacak bir şeyler yap bir şeyler öğren dedi. Ben de bu şekilde mindfulness ile tanıştım. 

Doktorun tavsiyesi ile kahramanımız bir yolculuğa çıkıyor. Yani doktor vesile olmuş, sen de çağrıyı duymuşsun. 

Aynen öyle. Mindfulness kavramıyla tanıştım ve yapmaya başladım, bana baya iyi geldi.

Daha sonra arkadaşlarıma yapmaya başladım. Bu böyle yıllarca sürdü. Daha sonra Instagram’da paylaştım ve herkese iyi gelmeye başladı, dört yıl böyle geçti. 2015 civarı bunu halkla paylaşmam için bana bir istek geldi. Kadıköy civarında bir yerde… Bir iki üç derken olay artık büyüdü ve buraya kadar geldi, en özeti böyle.

Ve sonra ortaya bir kitap çıktı. Bunu yazarken motivasyonun neydi?

Ben bir gün resim dersindeyken hoca geldi baktı resmime, neden benim istediğim gibi çizmiyorsun dedi. Ben de dedim ki hocam o kadarını yapamadım. Hoca da bana zaten sen boş ver resim falan yapma, çok da yeteneğin yok dedi. Gidip matematik ve fizikle uğraşmamı öğütledi. Ben de o gün buna çok inandım ve resme karşı gerçekten de kabiliyetim olmadığını düşündüm. Gerçekten bıraktım. Sonra kitapçıda bir kitapla karşılaştım. Bir şeyleri nasıl çizersiniz diyordu kitapta. “Çizmek estetik bir şey değildir. Çizmek derdinizi anlatmaktır ve derdinizi anlatabiliyorsanız çizebiliyorsunuzdur” da diyordu. Kimi beğenir kimi beğenmez, bu işin artık estetik tarafı. Denemek istedim. Çöp adamla derdimi anlatmaya çalıştım. Instagram’da baktım insanlar anlıyor sonra anladım ki ben çizebiliyorum. Sonra da bu benim hayatımın bir parçası olmaya başladı. Bir baktım yüzlerce çizim olmuş. O sırada bir yayıncı ile konuşuyordum dedi ki bunlardan bir kitap yap ve oturdum hepsini daha uzun açıklamalarıyla birlikte yazdım ve benim derdimi çözen 100 tane pratik yazdım.

Erhan Ali Yılmaz – Ne zaman iyileşiriz?

Yani senin kitabın için yolda iken çıkmış, kendini çıkartmış bir kitap diyebilir miyiz?

Aynen öyle oldu.

Senin mindfulness’ı Türkiye’de ilk tanıtan kişilerin en başında geldiğini düşünüyorum. Hatta yıllar önce senin bir oturumuna bilet aldığımı hatırlıyorum. Sana ne kattı, neyi değiştirdi hayatında gerçekten?

Bazı değişiklikler bir dakikada olmuyor. Benimkisi de birazcık öyle oldu, ben hala değişiyorum. Şu an hangi konuda değişiyorum dersen kendim olabilmek, kendimi olduğum gibi ifade edebilmek konusunda gelişiyorum. Mindfulness’ın da fayda sağladığı yer, anda kalma hali. İnsanın kendisi olması demek anda kalabilmesi. Rol yaptığında, taklit ettiğinde, kendi olmadığında anda da kalamıyor insan. Kafanda bir sürü hikâye yazıyorsun, o insanlardan olduğunu düşünüyorsun, yanılsamalara giriyorsun ve varsayımlarda bulunuyorsun. Benim şu an yaptığım pratik kendim olma yolculuğunda beni yolda tutuyor ve hayatımı kolaylaştırıyor.

Peki neler değişti?

Mesela artık içimden gelmiyorsa sınırlarımı koruyabilmek adına hayır diyebiliyorum. Eskiden bunu yapamazdım. Aynı zamanda bunun sonucuna da artık katlanabiliyorum.

Erhan bu çizdiğin Cin Aliler sen misin yoksa?

Şöyle diyelim; onlar benim işimi kolaylaştıran arkadaşlar. 

Bu kitap Mindfulness’a bir giriş kitabı olabilir mi?

Evet olabilir. Günlük hayatımızda basit gibi görünen konulara ferahlatıcı bir bakış açısı sağlıyor. Hayatımın birçok yerinde sıkıştım, zorlandığım yer çok oldu. Zorlandığım yerlerde bir baktım ki bir bakış açısı beni iyileştirmiş. Ben bu kitapta beni bir yerlerden çıkaran, kurtaran, özgürleştiren, iyileştiren bakış açılarını paylaşmaya çalıştım. Ana fikrim buydu. 

Mindfulness çalışmalarında alet çantandaki en çok işine yarayan aracın neydi?

Yürümek. 

Yürürken ne fark ettin?

İnsan yürürken kendini fark ediyor. Zihnini fark etmek çok kolay oluyor. Nasıl birisisin, aceleci misin, sonuç odaklı mı neyi seviyorsun? Ne kadar sıkılgansın, ne hoşuna gidiyor, ne gibi problemlerin var? Yürürken bunlarla karşılaşıyorsun ve tek başınasın. İnsanın kendini görebilmesi ve fark edebilmesi için yürümek çok önemli bir şey. Yalnız yürüyüşte şöyle bir şey var: Yürüyüş hemen idrak edebileceğin bir şey hani çay gibi içip anında ısınabileceğin bir şey değil. Yürüyüş yapınca önce hiçbir şey olmuyor gibi oluyor ama birikiyor ve yürüyüşte gözlem yapa yapa kendini altı ay ya da bir yıl sonra ve sonraki yıllarda ufak ufak anlamaya başlıyorsun. Aslında hafife alınmayacak bir şey, etkisi çok büyük uzun vadede.

Erhan Ali Yılmaz

Erhan, peki ya sen iyileştim diyebilir misin ya da iyileşme ne demek senin için?

Bence iyileşme bir tutum değişikliği ve bir alışkanlıklar sepeti. Mesela bugün kendimizi sağlıklı hissediyor olabiliriz ama yarın da sağlıklı olan alışkanlıklarımıza devam etmek durumundayız. Ben bir kere sağlıklı oldum her zaman sağlıklı olabilirim diye bir şey yok. İyileşme bence bir varış noktası değil. İyileşmek o yol üzerindeki tutumun.

 Bu kitap nasıl okunuyor yani bu kitabın bir de tatlı bir okunuş şekli var, değil mi?

Kitabın içerisinde bu kitapla nasıl oynarız diye bir bölüm var. Kitabın 100 bakış açısı olduğu için aklımızdan o anda düşündüğümüz soruna odaklanıyor ve rastgele bir sayfa açıyoruz. Niyet çekermiş gibi. Bir tane bakış açısı çıkıyor ve bu bana nasıl bir bakış açısı kazandırır diye düşünüp odak noktamızı değiştirebiliyoruz. 

“Bu kitabın özelliği sana sunduğu bakış açısıyla pişman olacağın kararlar vermeden önce bir yandan da sana destek olabiliyor. Ufak bir hatırlatma gibi. Bizim ihtiyacımız olan şey yeni şeyler değil bildiklerimizi hatırlayabilmek.”

Mesela mindfulness’ın en önemli konularından bir tanesi de dikkat. Dikkatimizi nasıl toplarız ve nasıl geliştiririz?

Dikkati toplamak kolay. Dikkati topladığımız yerde bir süre tutmak zor. Hepimiz Instagram’a bakabiliyoruz ve gayet güzel, dikkatimizi Instagram’da toplayabiliyoruz. Demek ki bir yerde dikkati toplayabiliyoruz. Dikkat dağınıklığı çok ilginç. Olmayan şeylere de dikkatimizi vermek istediğimizde ortaya çıkıyor. Bizim daha çok zorlandığımız şey dikkati alelâde şeylere vermek. 

Instagram kolay olduğu için mi bizi bu kadar çabuk ağına düşürebiliyor?

Evet ve hem de ilginç.

Dikkat nasıl gelişir?

Bize zarar veren şeyleri -Instagram gibi- biraz engellersek dikkatimizi geliştirebiliriz. Yani önce engelleri görmeliyiz. Dikkat dağıtıcıları ortadan kaldırmamız gerekiyor. Tıpkı evimize cips almamaya karar vermek gibi. Daha sade içeriklere yönelmek. Örneğin klip seyretmek değil de sadece bir müzik dinlemek… Yani müziğin kendisini dinlemek ya da oturup evde sadece bir kitap okumak…

5 SANİYE KURALI: Aklına geldiğinde düşünmeden, yani yapsam mı yapmasam mı diye düşünmeden beş saniye içinde hemen o şeyi yapmak.

Kendimizi nasıl sabote ediyoruz?

Diyelim bir alışkanlığa başlıyoruz. Bu bir spor olsun. Kendimize cılkı çıkana kadar spor yaptırırsak bu spor alışkanlığımızın en iyi sabotajı olur. Artık bir daha canımız yapmak istemez. Bu durumda biz burada kendimize keyif vermiyoruz tam tersi canımıza okuyoruz. İşte bu sürdürülebilir bir alışkanlık için ideal bir tavır değil. Kendini ne kadar zorlarsan o kadar olmaz. Tam tersi olarak kitapta da bunu anlatıyorum; 5 saniye diye bir kuraldan söz ederek. Hayatımızı sabote eden bir diğer kavram ise üşenmek. Aklımıza geliyor ama yapmıyoruz. Beş saniye kuralı demek aklına geldiğinde beş saniye içinde düşünmeden, yani yapsam mı yapmasam mı diye düşünmeden hemen o şeyi yapmak beş saniyede. Aklına kitap okumak geldi hemen aç oku. Bir sayfa oku, hiç fark etmez. 

Bırakmak için ne diyebilirsin, bırakmak da çok önemli çünkü?

Başımıza gelen birçok şeyin sebebi bırakamamaktan geliyor. Neden bırakamıyoruz? İnsanoğlu belirsizliği sevmiyor çünkü. Bildiğimiz cehennem bilmediğimiz cennetten yeğdir diye düşünüyoruz. Bildiğimiz patron, bildiğimiz eş, bildiğimiz şehir. Belirsizlik hep kötü olarak kodlanmış kafamızda. Böyle olsaydı hayatımızda aldığımız kararların hepsi kötü olurdu. Biraz kötü biraz iyi. Bırakmanın sonunda yeni sayfalar var. Yeni hayat var. 

Sence bu kitap neden okunmalı?

Farklı bakış açıları görmeyi sevenler, hayata karşı merak duyanların eline belki güzel araçlar verebilir bu kitap. Veya çiftler arasında bu kitap güzel bir sohbet başlatabilir çünkü bazı insanlar konuşacak konu bulamıyorlar gerçek anlamda. Bu kitaptaki bakış açıları ile gerçek anlamda birbirlerini tanıyabilecekleri bir sohbet açabilirler.

Son olarak söylemek istediğin başka bir şey var mı?

Rıza kavramını çok önemsiyorum:

“Rıza kavramını hayatımızda en öncelikli sıraya koyarsak, mesela bu senin için uygun mu, ya da sen de ister misin, ben böyle istiyorum ama sen nasıl istiyorsun diye sorarsak karşımızdakine, yani rıza alır rıza gösterirsek her türlü ilişkimizde, sağlıklı bir ortam oluşabileceğini düşünüyorum.”


©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

dilara_duman
Kendini dönüştürme yolculuğunda, dönüşümün en etkin yolunun bilgiyi aktarmak olduğuna inanıyor. Çok satanlar listesinden inmeyen yazar ve kişisel gelişim duayeni Louise L. Hay’in geliştirdiği Heal Your Life eğitmeni. Felsefeyi de kişisel gelişim yolculuğunun bir parçası olarak görüyor.